25 Ağustos 2011 Perşembe

Veronica A. Shoffstall


BIR SURE SONRA

Bir süre sonra,
bir eli tutmakla bir ruhu zincirlemek arasındaki ince farkı öğrenirsin,

Ve aşkın yaşlanmak,
birlikte olmanın da güvende olmak anlamına gelmediğini öğrenirsin,

Ve öpücüklerin sözleşme
ve hediyelerin de vaat olmadığını öğrenmeye başlarsın,

Ve yenilgileri
başın dik ve gözlerin açık karşılamaya başlarsın,
bir çocuğun üzüntüsü ile değil, bir yetişkinin zerafeti ile,

Ve herşeyi bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin
çünkü yarın ile ilgili herşey belirsizdir.

Bir süre sonra güneş ışığının yakıcı olduğunu öğrenirsin
eğer fazla maruz kalırsan.

Bu yüzden,
başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden
kendi bahçeni yarat
ve kendi ruhunu kendin süsle.


Ve göreceksin ki dayanıklısın..
Ve kuvvetlisin,
Ve değerlisin...

23 Ağustos 2011 Salı

Hoca Efendi !

Hunii:)


Cemal Safi-Ağlarsın

Ağlarsın
 
Kırdığın kadehte kalan ömrümden,
Ağlarsın içtiğin yılları bilsen.
Hicrinle sararıp solan ömrümden,
Ağlarsın biçtiğin dalları bilsen.

Sefiller gücünü bende sınadı,
Kimi kaçık dedi, kimi bunadı;
Berdûş eleştirdi, sarhoş kınadı,
Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen.

Ar ettim sakladım uğraşlarımı,
Haberdâr etmedim sırdaşlarımı.
Gizlemek isterken gözyaşlarımı,
Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen.

Felsefe böyledir dîvânelerde,
Teselli aranır bahanelerde,
Bir kadeh mey için meyhânelerde,
Ağlarsın döktüğüm dilleri bilsen.

Ateşe su dedim göz göre göre,
Aklım zavallıydı duyguma göre,
Bahtına şükretti Mecnûn bin kere,
Ağlarsın düştüğüm çölleri bilsen.

Necip Mirkelamoğlu

RAKINAME
İçmesini bilene.Zevkü sefadır rakı
İçmeyi bilmeyene.Cevri cefadır rakı

Bir münasip miktarı. Muhabbet anahtarı
Kaçırırsan kantarı.Cana ezadır rakı
Eşşek içince zırlar. Köpek içerse hırlar
Kedi içse tırmalar. İnsanlaradır rakı

Yarattığı ahengi. Ne saz verir ne çengi
Terbiyenin mihengi.Dense sezadır rakı

Nükte cinas anlayan.Aheng-I bezme uyan
İçip zırvalamayan. İşte onadır rakı

Adabı erkanı var.Zamanı mekanı var
Kimin ki iz'anı var.Ona şifadır rakı

Mirkelamoğlu der ki, Had bilmezsen eğer ki,
Öyle rüsva eder ki, Başa beladır rakı (dem) 
Necip Mirkelamoğlu

Pardon(2005)

İmbd:7.8/Yapım:2005/ Tür:Dram, Komedi, Politik/ 1saat.34dk.
rahim, Aydın ve Muzaffer çok yakın 3 arkadaştır. İbrahim, resmi üniforma görmekten çok rahatsız olan biridir. İbrahim, bir gün resmi üniformalı birisiyle karşılaşınca hemen oradan kaçmak ister ancak durumdan şüphelenen polis, 3 arkadaşı da içeri alır. Suçsuz yere 6,5 yıl hapis yatan arkadaşlar sonunda dışarı çıkmayı başarır.
İzlediğim en iyi ve en kaliteli ilk türk komedi filmi ve aynı zamanda ilk trajikomik film. yıllar geçsede hiç eskimeyecek repliklerini ömrüm böyunca unutamayacağım bir film...

3. koğuştan 4 kişi firar etmiş müdürüm. - Hadi ya. Tüh. Yoklama da mı farkettiniz -Yoo gazeteden.:)
 Fragman: http://www.youtube.com/watch?v=R-y6Hjj_6Hk


22 Ağustos 2011 Pazartesi

Martı (08.11)

Anton Çehov-111 sayfa-Tiyatro > Oyun (çeviri)
Babam ve üvey annem size gelmemi istemiyorlar. Buradakilerin bohem bir hayat sürdüklerini söylüyorlar... Aktris olmamdan korkuyorlar... Ama bu göl, sanki bir martıymışım gibi beni kendisine çekiyor... Bir martının denizi özlediği gibi özlüyorum burayı" Kalbim sizinle dolu."

Göl kenarındaki çiftlikte bir araya gelen, farklı karakterlerdeki kahramanların tek ortak noktası sanattır. Yazar, yönetmen ve oyunculardan oluşan gruptaki herkes farklı bir yaşam ve sanat anlayışına sahip olsa da bir martının sudan ayrılamaması gibi o noktaya bağlanmıştır.

Eserlerinde geçiş dönemi Rusyası'nın alt üst olan yapısını, yıkılan toplumsal katmanları ustalıkla sergileyen Çehov, bu eserde ayrıca sanat anlayışını da çok net biçimde kahramanlarının ağzından anlatır. 


Martin Eden (08.11)

Jack London, Martin Eden'da yarı-otobiyografik bir roman kurgular ve yazar olabilmek için hayatını ortaya koyan ve başına gelen tüm trajedilere rağmen bu yoldan asla dönmeyen Martin'in şaşırtıcı hikâyesini anlatır.

Martin'in yazarlık macerası Ruth'a olan aşkıyla başlar. Önceleri, yalnızca iyi bir eğitim almış, ailesi toplumun üst sınıfından olan Ruth'un aklında ve kalbinde bir yer edinebilmek için okumaya ve öğrenmeye başlar; ama sonra Martin'in entelektüel bilgisi Ruth'un ve onun ait olduğu dünyanın ötesine açılır. Martin işçi sınıfını keşfeder ve yazarlık serüveni, San Francisco işçi sınıfının içinden yükselir.

Yazar olmaya karar verdiği andan itibaren bitmek tükenmek bilmeyen bir azimle yazar ve yazdıklarını yayıncılara gönderir. Martin, yanıt olarak yalnızca tekrar ve tekrar reddedildiğini bildiren mektuplar alır. Asla pes etmez, inancını yitirmez ve Jack London, kahramanı Martin'e romanın sonunda bu azmin hakkını verecek bir sürpriz ve beklenmedik bir final hazırlar
.. Bu kitap bireyciliğe bir saldırıdır. Martin Eden, başkalarının ihtiyaçlarının farkına varmayan aşgırı bir bireycidir. Hayalleri kaybolduğunda, uğrunda yaşıyacağı hiçbir şey kalmaz.
-Jack London-

Martin, bir maceraperest ve aksiyon adamıydı, bunu becerebilen pek fazla yazar da yoktur.
-George Orwell-

Özet;

Fayton(08.11)

Nikolay Vasilyeviç Gogol
 Zamane Rus toplumunun bütün özelliklerini ve inceliklerini görmemizi sağlayan "Fayton",kopmuş bir burnun peşinden koşup bizi gerçeküstücülüğün izinde bir yolculuğa çıkaran memur Kovalev'den"Burun",Dostoyevski nin "Hepimiz Gogol'un paltosundan çıktık"diyerek bu öykünün önemini çarpıcı bir şekilde dile getirdiği "Palto",üç güzel öyküden oluşan bir kitap.

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Fountain(2006)

2006 Yapımı,İmbd:7.4,1saat 36 dk.Tür:Bilim Kurgu,Dram,Romantik

The Fountain, üç farklı zamanda biriminde, bir adamın sevdiği kadını kurtarmak için başından geçen bin yıllık serüveni konu almaktadır. 15. yüzyılda İspanya'da yaşayan Tomas ölümsüzlük verdiği sanılan efsanevi bir çeşmenin arayışına çıkar. Günümüzde, Tommy Creo isimli bir bilim adamı, kanser olan eşi İzzy'yi kurtarabilmek için umutsuzca bir tedavi yöntemi keşfetmeye çalışmaktadır. 25. yüzyılda, astronot olan Tom ise uzaydaki gezintisi sırasında kendisini çok uzun sürelerdir rahatsız eden olayların arkasındaki gerçekleri keşfeder. Bu üç adamın hikayesi tek ve ortak bir gerçeğe uzanmaktadır...
Fragman: http://www.youtube.com/watch?v=hA2IpUTZkls

Otto rené castillo

Tarafsız aydınları yurdumun
sorguya çekilecek
günün birinde
en basit insanları
tarafından halkımızın.
Soracaklar onlara
ne yaptılar diye
ağır ağır ölürken
ulusları,
tatlı bir ateş gibi
ufacık, bir başına.

Kimse sormayacak onlara giysilerini,
uzun öğle uykularını yemek sonrasında,
bilmek istemeyecek kimse
anlamsız uğraşlarını,
hiçlik konusunda görüşlerini,
nasıl para kazandıklarını
felsefe yaparak.
Sorguya çekilmeyecekler
yunan mitolojisi konusunda,
nasıl iğrendikleri konusunda
kendi kendilerinden,
korkuyla ölürken içlerinde bir şeyler.
Sormayacaklar nasıl vardıklarını
doğrulara yalanın gölgesinde.
2
O gün basit insanlar,
tarafsız aydınların
kitaplarında, şiirlerinde
yer almayanlar,
her gün ekmek getirenler onlara,
süt getirenler,
çörek ve yumurta getirenler,
giysilerini dikenler,
arabalarını sürenler,
köpeklerine, bahçelerine bakanlar,
onlar için çalışanlar,
gelip soracaklar: "Ne yaptınız
acı çekerken yoksullar
içlerindeki sevgi
ve yaşam sönüp giderken?"
3
Tarafsız aydınları güzel yurdumun,
cevap veremeyeceksiniz.
Yiyip bitirecek sizi
bir sessizlik kuzgunu.
Yüreğinizi kemirecek zavallılığınız.
Susup kalacaksınız,kendi utancınızla.

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Uçurtmayı Vurmasınlar(1989)

imbd:8.6 - Tür:Dram - 1saat 40 dk.
Beş yaşındaki bir çocuğun gözüyle kadınlar hapishanesinin ve sevginin öyküsüdür anlatılan. Küçük Barış'ın bu dört duvar arasında ne suçu vardır ki? Oysa esrardan tutuklanan annesi değil midir? Barış henüz algılayamadığı bir garip dünyanın içinde, her yanı soğuk ve sağır duvarlarla çevrili bir hapishane avlusunda gökyüzünü ve özgürlük uçurtmalarını gözlemektedir. İnci Abla’sı , Özgürlüğüne kavuştuktan sonra bir gün uçurtma olup geri döneceğine söz vermemiş midir?
Düzgün bir film yapmak için dev bütçelere, medyatik tiplere gerek olmadığını, iyi bir senaryonun, iyi oyuncuların ve sade bir anlatımın yetip de arttığını ispatlayan bir film.

14 Ağustos 2011 Pazar

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

BATIK GEMİ
Bütün sevgililer, dostlar gitti
Bir sen kaldın kadınım beni terketmeyen
Batan gemilerin kaptanları gibi
Denizlerin ortasında ölümü bekleyen.


DOST BİLDİKLERİM 
Sanırdım gündüzdü onlarla gecem
İçimde ümitti dost bildiklerim
Ne zaman yıkılıp yere düştüysem
Bırakıp da gitti dost bildiklerim
 

Hepsi varken baharımda, yazımda:
Kışın bir burukluk kaldı ağzımda
Seneler senesi oysa gözümde
Cihana eşitti dost bildiklerim
 

Nerde o sözlere kandığım günler?
Her gülen yüzü dost sandığım günler
Acıdan kahrolup yandığım günler
Ta canıma yetti dost bildiklerim
 

Meydana çıkalı asil çehreler
Aydınlanmaz oldu artık geceler
Yalanlar tükendi, indi maskeler
Birer birer bitti dost bildiklerim
 

Korkar oldum bana dostum diyenden
Yoksa yok olandan, varsa yiyenden
Ne onlardan eser kaldı ne benden
Beni benden etti dost bildiklerim




13 Ağustos 2011 Cumartesi

Nikolay Nekrasov

Dün, Saat Altı Sularında
Dün, saat altı sularında
Yolum Senna'ya uğradı.
Bir kadın kırbaçlanıyordu orda
Genç bir köylü kadını.
Bir ses bile çıkmıyor göğsünden, sadece-
Şaklıyordu kırbaç, kıvrılarak...
Dedim ki esin perime:Bir bak!
Bu kırbaçlanan öz bacındır işte...

Ekicilere
Ey bilim ekenler halk tarlasına
Eğer güveniniz yoksa o toprağa
Cılızsa ektiğiniz tohum
İnancınız az, gücünüz eksikse
Yüzünüz gülmeyecektir hasat gününde
Tanelerin boş çıkmasına hazır olun!
Neredesiniz ey yiğit kişiler, dinç yüzlüler?
Gözüpek, kararlı ve bilinçliler?..
İleri!..
Bilge, iyi ve sonsuz olanı ekin
Ekin ve gözleyin
Halkın neler yaratabileceğini

Kan Gölü (08.11)

Yayınevi:Marti Yayincilik-363 Sayfa-Kategori :Polisiye,Macera,Gerilim
Dr. Claire Elliot kocasının ölümünün ardından oğlu Noah'yı da alıp sakin bir yaşam sürmek için Maine eyaletindeki Tranquility'ye yerleşiyor. Elm sokağı'nın güneyinde aile doktoru olarak çalışmak üzere bir muayenehane açıyor, Kızılderili mezarlıklarıyla dolu bir bölgede ev satın alıyor. Tahmin edebileceğiniz üzere kısa sürede her şey bir aile doktorunu aşacak ölçüde kana bulanıyor. Tranquility zaten başlı başına bir Stephen King kasabası gibi, yeni gelenlerden hoşlanmayan bir halk, yarı yaşlarında bir doktora güvenmeyen yaşlılar, sokağa taşınan ve polisin alıştığı için aldırmadığı aile kavgaları; hatta romanın girişinde bir çocuk kemiği bulunduğunda insanlar olaya bırakın şaşırmayı, kemiğin hangi kaybolan kıza, hangi kaçan çocuğa ait olabileceğini tartışmaya koyulup katilin kim olabileceği üzerine bahse bile giriyorlar.

Güzel bir tıbbi gerilim;esrarengiz bir şekilde saldırganlaşan,cinayetler işleyen kasaba gençleri ve dehşet içinde sorunu bulmaya çalışan kasaba doktoru.
heyecanlı ve sürükleyici,ara sıra kullanılan tıbbi terimleri anlamasamda güzeldi.

12 Ağustos 2011 Cuma

Dorian Gray'in Portresi(08.11)

 Oscar Wilde-282 sayfa 
"Keşke tersi olabilseydi! Keşke her zaman genç kalacak olan ben olsaydım da portrem yaşlansaydı! Bunun için... bunun için her şeyi verirdim!""Gerçek miydi? Portre gerçekten değişmiş miydi? Yahut sadece kendi muhayyilesi mi neşeli bir bakışı şeytanca bir bakış olarak görmesine neden olmuştu? Boyanmış bir tablo gerçekten değişebilir miydi? Böyle bir şey saçmaydı. Bu, bir gün Basil'e anlatılacak bir hikayeydi."
Çok yakışıklı bir gen olan Dorian Gray, ressam Basil Hallward tarafından çizilen portresinden o kadar etkilenir ki geçen günler taze bedenini yaşlandıracakken tablonun daima genç ve güzel kalacak olmasına esef eder. Acaba gerçekten öyle mi olacaktır?

Aynı zamanda beyaz perdeye uyarlanmış,Tekdüze olmayan, okurken sürükleyen ve sonuyla okuyucunun üzerinde etki bırakan bir roman.
Kitaptan; 
 "ruh ve beden arasında bir farklılık görenler, bunların ikisine de sahip değildir."

"İnsanların ahlak'a aykırı dediği kitaplar,onlara ayıplarını gösteren kitaplardır "

7 Ağustos 2011 Pazar

Ütopya(08.11)

  Thomas More-176 sayfa
Roman tarzında yazdığı "Utopia" adlı eserinde ütopik bir devlet tasarımı ortaya koyar. Bu devlette özel mülkiyet yoktur ve yasaktır. Herkes devlet adına üretir. Para geçerli değildir. Üretilenlerden herkes ihtiyacı kadar alır. Bireyler günde altı saat çalışır, geri kalan zamanlarını sanat ve bilimle uğrasarak geçirirler. Yöneticiler, tıpkı Platon’un ideal devletinde olduğu gibi, çok sıkı bir eğitimle yetiştirilir.Malın mülkün kişisel bir hak olduğunu, her şeyin parayla ölçüldüğü bir yerde toplumsal adalet ve rahatlık hiçbir zaman gerçekleşemez.Platona candan hak veriyorum ve mülk ortaklığını istemeyen uluslara yasa hazırlamaya yanaşmamış olması beni hiç de şaşırtmıyor. Bu büyük dahi çok önceden görmüş ki insanları mutluluğa ulaştırmanın tek yolu, eşitlik ilkesini uygulamaktır. Oysa mülkün tekelde ve mutlak olduğu bir devlette eşitlik kurulamaz, çünkü orada herkes türlü yollarla kazanabildiği kadar kazanmakta haklı görür kendini ve ulusun zenginliği ne kadar büyük olursa olsun, eninde sonunda başkalarının yoksulluğuna göz yumacak küçük bir azınlığın eline geçer.
gerceklesmesi olanaksiz degildir, utopya.erken soylenmis bir gercekliktir.

Oblomov(08.11)

İvan Gonçarov-554 sayfa
Tembellik ve boşvermişliğin sembolü Oblomov...1850 yılları rusya'sından bir kesiti anlattıgı bu romanda goncharov bir köy agasının tek oglu olan oblomov'un ailesi tarafından nasıl tembellige alıstırıldıgını, kendisinde mevcut yeteneklerin nasıl köreltildiğini anlatmaktadır.
romandaki oblomov rus halkını ve diğer doğu halklarını ve onların uyuşukluğunu vurgularken, ştoltz adlı karakter almanya'yı ve batı'yı ve batı'nın çalışkanlığını simgeler."hayat bir turlu yakami birakmiyor" diyen roman karakteri,icinde barindirdigi derin anlamlar sebebiyle,okunmaya değer bir roman...
Kitabı okurken herkes kendi Oblomovluğunun farkına varıyor

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Karga(1994)

İMDb Puanı 7.6 /Tür: Fantastik- Süre: 102 dk
''Bir zamanlar insanlar öldüğünde ruhunu bir karganın ölüler ülkesine taşıdığına inanılırdı. Ama bazen kötü bir şey olduğunda ölü, korkunç bir kederi beraberinde getirir ve ruhu huzura kavuşamazdı. Bazen, sadece bazen karga ruhu yanlışlıkları düzeltmesi için geri getirirdi.''
Müzisyen Eric Draven ve nişanlısı Shelly, düğünlerinin arifesinde Top Dollar isimli berbat tipin başını çektiği serseri çetesi tarafından saldırıya uğrar ve katledilirler. Bir yıl sonra Eric’in mezarını ziyaret eden bir karga, genç adamın intikamcı bir ruh olarak ölümden dönüşünün de simgesi olacaktır. Alınacak intikamlar, verilecek dersler vardır...
 Fragman: http://www.youtube.com/watch?v=hSzo-F9fIbU

Savaş Tanrısı(2005)

Tür : Gerilim / Dram / Aksiyon -Yapım : 2005, ABD , 120 dk.-IMDB Puanı:7,7
Şans sayesinde yuri orlov en büyük yeteneğini keşfeder: yasa dışı silah ticareti çeki temiz çıkan herkese mal verirken bir yandanda kardeşinin yardımıyla silah işindeki en büyük vurgununu gerçekleştirir. Bugüne kadar istediği herşeye ulaşmasını sağlayan hızlı zekası ve becerisi, ısrarla peşine düşen interpol ajanından da (ethan hawke) kurtulmasına yardımcı olur.
Silah kaçakçılığı adına harika bir film.

Sıkıysa Yakala(2003)

İmbd : 7.8-Tür : Polisiye / Dram / Aksiyon-141 dk.

Gerçek bir olaydan esinlenilmiş bu filmde,
FBI ajanları iz sürerek olağanüstü yetenekleri olan genç bir dolandırıcıyı yakalamaya çalışır. Pilot, doktor, savcı vekili kimliklerine bürünerek, 26 ülkede dolandırıcılığa karışan zor bir lokma vardır karşılarında...

Makinist(2004)

Tür: Gerilim -Süre: 102 dk -İMDb Puanı. 7.8-Yapım: İspanya.

Trevor Reznik bir fabrikada işçidir. İşi sadece tekdüze değil, aynı zamanda yıpratıcı ve çok da gürültülüdür. En ufak bir dikkatsizliğin korkunç bir kazayla cezalandırılacağı türden bir iştir. Oysa, Trevor hiç bir şeye konsantre olacak durumda değildir; çünkü bir yıldır hiç uyumamıştır. Trevor gecelerini, Marie isimli garson kızla buluştuğu hava limanındaki kafeyle; sokak kızı Stevie'nin apartman dairesi arasında gidip gelerek geçirmektedir.
Trevor'ın tuhaf hayatı bir de evindeki buzdolabının üzerinde şifreli mesajlar bulmaya başlayınca iyice esrarengiz bir hal alır.