28 Ekim 2011 Cuma

Yepyeni Bir Hayat (2009)

 2009 Fransa-G.Kore Yapımı-Dram-92 Dk.
Babasıyla vakit geçirmeye bayılan dokuz yaşındaki bir kız... Veda bile etmeden babası tarafından bir yetimhaneye bırakılan bir kız... Babasının geri döneceğine inanan Jin-hee yeni ortamını ilk başta reddeder, ancak zamanla yalnızlığından sıyrılır ve uyum sağlar. Yetimhaneyi ziyaret eden batılı çiftler tarafından evlat edinilmeyi beklemektedir artık. Dünyanın dört bir yanında ödüllere boğulan bu ilk film, çocukken evlat edinilerek Fransa’ya götürülen Koreli yönetmen Lecomte’un kendi anılarından esintiler taşıyor.
Fragman:http://www.youtube.com/watch?v=aIxPmUXJGzs

27 Ekim 2011 Perşembe

Od (10.11)

Kapı Yayınları-361 Sayfa
Od bir Yunus Emre romanı. Gök kubbemizin her zaman parlayan ve hep çok sevilen, şiirleri gönülden gönüle dolup dilden dile dolaşan Yunus Emre, bu kez OD’un ana kahramanı.13. yüzyılın her bakımdan kavruk ve yanıp yıkılan ortamına Yunus Emre’nin gelişi tarihi atmosfer içerisinde hakiki anlamına kavuşturuluyor. Yıkıntılar ve yangınlar içinden bir gönül ve bir insanlık anıtının inşa edilişi cümle cümle anlatıyor ve elbette kalbe dokuna dokuna yol alıyor. Romanın her sayfasında Yunus’un hamlıktan saflığa geçişi okunuyor.

Benim Hüzünlü Orospularım (10.11)

Gabriel Garcia Marquez-Çeviri:İnci Kut-110 Sayfa-Can Yayınları

1982 Nobel Edebiyat Ödülü’nü de almış olan Gabriel Garcia Marquez’in, yaşayan en büyük dünya yazarlarından biri.Benim Hüzünlü Orospularım’la yine kitap dünyasındaki yerini aldı. Yazar, bu kez, doksanını bulmuş çok yaşlı bir gazete köşe yazarının ağzından müthiş bir aşk serüvenini dile getiriyor. Son yılların en güzel aşk romanlarından biri.
Hayatına giren hiç bir kadınla parasını ödemeden sevişmemiş gazetecidir. 90. yaş gününde yaşanacak olanları anlatır hüzünlü ve aynı zamanda garip bir kitap. yaşlılığa,ölüme,cinselliğe,aşka bir güzelleme.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Yabancı (10.11)

 Albert Camus-Çeviri:  Vedat Günyol-Can Yayınları-117 Sayfa
Dört duvar arasında beni en çok üzen,özgür bir insan gibi düşünmemdi.
"Bugün annem ölmüş. emin değilim dün de olabilir".diye girmiştir yabancı adlı eserinde konuya ünlü yazar.
Yaşadığı dünyadan kendince bir yolla izole olmuş, tepkileri beklenilenden hep farklı, normal sınırları içinde olmak gibi bir kaygı gütmeyen, katil durumuna girmesinin nedenini sadece-güneş yüzündendi- gibi bir açıklamayla gösteren, ölüm anına dek ölümü hiç önemsememiş, ama aslında hep bunun içinde varolmuş bir adamın,Meursault'un romanı.
İnsanın hayatta mutluluğu yakalaması için bir takım şartların gerekli olmadığını,önümüze mutlu olmak için engeller ve koşullar koyarak asla mutlu olamayacağımızı vurguluyor.Dünyada var olan ahlaki değerlerin her durum ve şart için uygun olmadığını,dünyada yaşamak için zaruri ihtiyaç olmadığını anlatıyor.Siz ne kadar kendinizi dünyadan soyutlasanız da,kendi dünyanızda yaşasanız da dünyanın bir şekilde sizi gelip yakalayacağının altını çiziyor.

23 Ekim 2011 Pazar

Hayvanlar Alemi

Haydar Ergülen

Şikayetler Gazeli
Yaşadığımız hayattan alacağı varsa yaşanmayanın
ne anlamı kalır yalnızca yaşadığını hatırlamanın

Kimse taşınacak kadar uzak değilse birbirine
dur, yine senden yakınını bulamazsın kendine

Şiirden daha siyah bir şey olmalı kelimelerde
yoksa küfür kafiyeli söylenecek şehirde

Sesini gölgeden çek, kül gibi yoksul kalsın da
güneşin altında mırıldanacak şeyler bulunur hala

Bakmanın sonu yok gözlerin nereye yetişebilir
dünyada yalnızca körlerin gözleri temiz kalabilir

Yeni doğanın kulağına fısıldayacak neyimiz var
vakitsiz gidenin ardından dökecek neyimiz var

Hepimizin yerine balkondan düşeni hatırla
şiir bazen öyle de çarpabilir hayata

Ne gam gazel olmuş olmamış, şikayet sayılsın da!

Sunay Akın

Cephede
Aslında ben daha güzel ölürdüm
arka bahçede askercilik oynarken
tahta tüfeğimle toprağa uzanır
annemin sesiyle doğrulurdum hemen
-Çabuk kalk üstün kirlenecek hınzır!

Yerdeyim yine bak anneciğim
n'olur kızma adımı çağır
------------------------------------
Çoban
Oybirliğiyle koyunlar
keçiyi seçer
kendilerine başkan
oysa sürünün başına
kurdun akrabası
köpeği koyar
çoban
-----------------------------------
Tornavida
Vidayla tutturuldukça
onca nükleer bomba
silahlanmaya karşı
tek umuttur
halkın elindeki
tornavida

Konstantin Mihavloviç Simonov

BEKLE BENi

Bekle beni, döneceğim ben.
Çok çok, bıkmadan bekle!
Sarı yağmurların
Hüznü basınca,
Kar kasıp kavururken,
Kızgın sıcaklarda - bekle.
Uzak yerlerden mektuplar kesilince
Bekle beni.
Birlikte bekleyenlerin beklemekten
Usandığına bakma, bekle.
Bekle beni, döneceğim.
Unutmak zamanı geldiğini

Ezbere bilenleri
Hayırla anma!
Varsın oğlum, anam
Hayatta olmadığıma inansın,
Dostlarım beklemekten usansın,
Ocak başında toplanıp
Acı şarapla
Yadetsinler beni.
Sen bekle. Onlarla birlikte
İçmekte acele etme.

Bekle beni; döneceğim,
Bütün ölümleri çatlatmak için döneceğim!
"Şansı varmış..." desinler,
Beklemedikleri için,
Beni bekleyerek
Düşman ateşinden nasıl
Koruduğunu anlayamazlar.
Sağ kalışımın sırrını yalnız
Senle ben bileceğiz-
Bütün sır -senin
Başkalarının bilmediği gibi beklemeyi bilmende.

18 Ekim 2011 Salı

İmalât-ı Harbiye Ankara Sultânisine Karşı

Saatsiz, hakemsiz ve nedensiz oynayan, kentin haylaz çocuklarına…

Ankaragücü, özünde bir işçi takımıdır…
Kökleri, 1453 yılında kurulan İmalat-ı Harbiye’ye dayanır…
Gençlerbirliği, özünde bir okul takımıdır…
Kökleri, Ankara Sultanisi’ne dayanır…
Ve Ankaragücü – Gençlerbirliği derbisi, bir kentin, iki farklı yüzünün karşılaşması ve kimi zaman çarpışmasıdır…
Futbol, bazen bir kentin öyküsüdür…

Yukarı Bak(2009)

İmbd:8,3 Tür:Komedi,Macera 2009 yapım-96dk.
Hayatı boyunca yaşamak istediği macera hayalini gerçekleştirmek için evine binlerce balon bağlayıp Güney Amerika'nın vahşi doğasına doğru yolculuğa çıkan 78 yaşındaki baloncu Carl Fredricksen'ın hikayesinin anlatıldığı yeni bir komedi. Ancak Carl, yolculuğa başladıktan sonra en büyük kabusunu da yanında götürmekte olduğunu fark eder: fazlasıyla iyimser, doğa kaşifi 8 yaşındaki Russel'ı
Fragman:http://www.youtube.com/watch?v=pkqzFUhGPJg

Collector(2009)

İmbd: 6.5 Tür:Aksiyon,Gerilim,korku-2009 yapım-90dk.
Kumar borcunu ödemek için,  tesisatçı olarak çalıştığı evi soymaya karar veren Arkin, evde kimsenin olmadığını sandığı bir akşam eve girer. Fakat malikanede onu kötü bir sürpriz beklemektedir. Arkin soymak için zorla girdiği evde, ev halkını esir almış psikopat bir katille karşı karşıya kalmıştır.
Fragman:http://www.youtube.com/watch?v=EE1sL7QWL5c

Devlet (10.11)

"İktidar,iktidara düşkün olmayan ve iktidardan gelecek yararlara ihtiyacı bulumayanlara verilmelidir."
Sokrates'in sağlıklı ve mutlu bir toplum hayatı için düşündüğü devlet modelini anlatır. Günümüzdeki devlet felsefesi üzerinde temel kaynaklardan biri olması açısından önemlidir. Aynı zamanda mutluluk felsefesi üzerine yazılmış bir metindir. Eser Platon tarafından yazılmıştır. Fakat eserde Platon'un hocası olan Socrates'in konuşmaları yer almaktadır.Platon, "Devlet" adlı eserinde ideal devletin nasıl olacağını belirtmiştir. Bu devlette insanlar üç sınıfa bölünmüştür; Çalışanlar (işçiler, çiftçiler, zanaatkarlar), bekçiler (askerler) ve yöneticiler. İşçi sınıfı çalışıp üretimde bulunarak devletin maddi ihtiyaçlarını karşılar. Bekçiler sınıfı toplum içinde güvenliği ve dışarıya karşı devletin varlığını savunur. Yöneticiler sınıfı ise devleti yönetir.

14 Ekim 2011 Cuma

Denemeler (10.11)

Bu kitap, gerçekleri anlatan ve samimi bir kitaptır. Burada ne kendimi ne de çevremdekileri düşündüm. Sana hizmet etmeyi ya da kendimi meşhur etmeyi de düşünmedim; zaten böyle bir amaç için yeterince gücümde yok. Bu kitabı, çevremdekilere bir yol çizmek için kaleme aldım. Düşündüm ki, beni kaybettiklerinde hakkımda daha fazla şey bilsinler. Eğer kendimi herkese beğendirmek gibi bir niyetim olmuş olsaydı, özenir, en gösterişli halimle ortaya çıkardım. Bu kitabı kaleme alırken yalın, anlaşılması kolay ve gündelik halimle, olabildiğince sade görünmek istedim. Çünkü ben burada kendimi anlatıyorum. Burada hatalarım, nasıl bir kişiliğe sahip olduğum, görgü kurallarının izin verdiği ölçüde, açıkça görülecektir. Eğer ilk doğa yasalarının rahatlığıyla yaşadıkları söylenen insanlardan biri olmuş olsaydım, emin ol ki kendimi mükemmel biri de gösterebilirdim.
Kısaca, ben, kitabımın ta kendisiyim. Zaten boş zamanlarını böylesine basit ve anlamsız bir konuya ayırman pek akıllıca bir davranış olmaz. Hoşça kalın…
Michel de Montaigne

9 Ekim 2011 Pazar

Kinyas ve Kayra (10.11)

Hakan Günday-Doğan kitapcılık-567 sayfa 

"Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandist ameliyatımın izi. Ve sırtımı çok, hızlı yaşlandım! Ancak hayattayım.
Kayra, bir gün bana 'Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun' demişti."(Arka Kapak)
Sürekli uçlarda yaşayan, hiçbir değer yargısı kalmamış iki depresif karakterin hikayesi.
Harika bir kurgu, Bir kez okumak yetmeyecek.
Kitaptan; 
"insanın tek gerçek özgürlüğü yalnızlıktır ve yalnızlığı küçük düşürense bağımlılıklardır."
"İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun,hafiftir hayat.Çünkü altı deliktir.Delikse ölümdür !Bütün
kazançlar bu delikten kayıp gider."