Eserin Özeti(Dergah Yayınları-395 sayfa)
Başkarakter Hayri İrdal , Muvakkit Nuri Efendi’nin yanında çırak olarak başlar işe. Saatlerle uğraşmayı seven ama bu mesleği icra etmek istemeyen biridir. Nuri Efendi’nin ölünceye kadar yanında ilmi,dini ve felsefi sohbetlerini hiç usanmadan dinler.Babasıyla tekkeye gider musıki söyler. Seyit Lütfullah’a takılır, define avına merak salar.Büyür askere gider. Tunuslu Abdüsselam Efendi , konağın son sakinlerinden Emine’yi Hayri’ye nikahlar.Abdusselam Efendi ölümüne yakın muvazenesiz vasiyetler bırakınca Hayri’nin başı belaya girer. Mahkemelerde önce şahid sonraları sanık sandalyesinde oturur. Bu da yetmez Akıl Hastanesine tedaviye gönderilir. Sonunda mahkemeden beraat eder hasteneden taburcu olur ve Emine’ye kavuşur. Posta Telgraf’ta işe girer. Emine’yi kaybeder. İki yetimle başbaşa kalır.İspiritizma Cemiyetinde çalışır. Sonraları buradan ayrılıp, Cemal Bey’in şirketinde katip olarak işe başlar. Cemal Bey kendisini kovunca bir süre işsiz kalır ta ki, Şehzadebaşındaki kahvede Doktor Ramiz’in onu arkadaşı Halit Ayarcı’yla tanıştıracağı güne kadar. Halit Ayarcı hayat hikayesini dinleyince Hayri İrdal’ı çok sever. Kafasında Saatleri Ayarlama Enstitüsü fikri peydah olur. Enstitüyü kurar ve müdür yardımcılığı görevine Hayri’yi getirir. Hayri İrdal’ın hayatı bundan sonra tamamiyle değişir.Fakirlik ve kırgınlık günleri geride kalır. İnanmadığı bu işe zoraki girmiştir. Sonuçları şaşırtıcı olunca kaygısız olmasa da bu oyunu devam ettirme yoluna gider, çünkü herkes bunu istemektedir. Ve bir gün gelir haşmetli enstitü tasfiye edilir. Gerçekler ortaya çıkar.
Başkarakter Hayri İrdal , Muvakkit Nuri Efendi’nin yanında çırak olarak başlar işe. Saatlerle uğraşmayı seven ama bu mesleği icra etmek istemeyen biridir. Nuri Efendi’nin ölünceye kadar yanında ilmi,dini ve felsefi sohbetlerini hiç usanmadan dinler.Babasıyla tekkeye gider musıki söyler. Seyit Lütfullah’a takılır, define avına merak salar.Büyür askere gider. Tunuslu Abdüsselam Efendi , konağın son sakinlerinden Emine’yi Hayri’ye nikahlar.Abdusselam Efendi ölümüne yakın muvazenesiz vasiyetler bırakınca Hayri’nin başı belaya girer. Mahkemelerde önce şahid sonraları sanık sandalyesinde oturur. Bu da yetmez Akıl Hastanesine tedaviye gönderilir. Sonunda mahkemeden beraat eder hasteneden taburcu olur ve Emine’ye kavuşur. Posta Telgraf’ta işe girer. Emine’yi kaybeder. İki yetimle başbaşa kalır.İspiritizma Cemiyetinde çalışır. Sonraları buradan ayrılıp, Cemal Bey’in şirketinde katip olarak işe başlar. Cemal Bey kendisini kovunca bir süre işsiz kalır ta ki, Şehzadebaşındaki kahvede Doktor Ramiz’in onu arkadaşı Halit Ayarcı’yla tanıştıracağı güne kadar. Halit Ayarcı hayat hikayesini dinleyince Hayri İrdal’ı çok sever. Kafasında Saatleri Ayarlama Enstitüsü fikri peydah olur. Enstitüyü kurar ve müdür yardımcılığı görevine Hayri’yi getirir. Hayri İrdal’ın hayatı bundan sonra tamamiyle değişir.Fakirlik ve kırgınlık günleri geride kalır. İnanmadığı bu işe zoraki girmiştir. Sonuçları şaşırtıcı olunca kaygısız olmasa da bu oyunu devam ettirme yoluna gider, çünkü herkes bunu istemektedir. Ve bir gün gelir haşmetli enstitü tasfiye edilir. Gerçekler ortaya çıkar.
BİRİNCİ BÖLÜM: BÜYÜK ÜMİTLER
Hayri
İRDALbaşından geçen olayları ve hayatını anlatmak istemiş.müessese ve
Halit AYARCI ile ile ilgili iddaları reddetmek ve tüm gerçegi anlatmak
içindir.Hayatını ikiye ayırmaktadır.Bunlar;Halit Ayarcı ile tanışmadan
önce ve sonradır.
Hayatını
anlatmaya çocukluğundan başlamıştır.Fakir bir ailede doğup
büyümüştür.Mutlu bir çocukluk geçirmiştir.Rüştiye'de okurken asıl doğum
günü olarak bahsettiği zamanda dayısı ona hediye alır ve hediye bir
saattir.Evlerinde de çeşitli saatler vardır.Bu saatler;mübarek
saatler,anne ve babasının odasında bulunan radyolu masa saati ve
babasının koyun saatidir.
Bu saatler
içinde en tesirli gördükleri mübarektir.Bu saat ayarlı bir duvar
saatidir.Hayri İrdal'ın babasına,dedesinden hatıra kalmıştır.Büyük
dedesi başının sıkıştığı bir zaman kurtulursa cami yaptıracağını
söyler.İşleri düzenleyince caminin arsasını alır,elinde parası
azalıncada cami için halı,kilim,büyük saat vb caminin iç mekan
ihtiyaçlarını alır.Fakat camiyi yaptıramaz.Vasiyet eder.Bu saat alınan
eşyalar içinden hatıra kalmıştır.
Hayri İrdal
dayısının hediye ettiği saati incelemek için içini açar ve kurcalamaya
başlar.Böylece saate olan merakı artar.Zamanın çoğunu Nuri Efendi 'nin
muvakkithanesinde geçirir.Ama pek fazla iş tutturmazlardı.
Nuri Efendi
1912 de vefat eder ve Hayri İrdal tek kalır.Bir başka saatçi olan Asım
Efendi'nin yanında işe girer.Fakat birisi saati çaldığı için Hayri İrdal
işden çıkarılır.Bundan bir gün sonra halası vefat eder.Ekonomik
durumları kötü olduğu için babası cenaze ile ilgilenmez ve evdeki
satılabilecek eşyaları toplar.Halası tam gömülürken dirilir.Halası
evindeki eşyaların satıldığını anlayınca Hayri'yi ve Hayri'nin babasını
kovalar.
İKİNCİ BÖLÜM: KÜÇÜK HAKİKATLER
Hayri İrdal
tünel iradesi'nde calışmaya baslar.çocuklar olur çocugun birinn adını
Zehra koyar. Abdülselam Bey bütün mirasını bu çocuğa bırakan bir
vasiyet yazar. Vefat ettikten sonra herkes ve vasiyetin yalan olduğunu
söyleyerek mahkemeye verilir. Mahkeme de vasiyet iptal edilir.
Bir gün iş
arkadaşı ile dalga geçmek için şerbetçi başı elmasından bahseder.Borcu
olduğu kişiler bunu duyunca Hayriyi mahkemeye verirler. Mahkemede bunun
gerçek olmadığını anlatsada inanmazlar. Hayrinin akli dengesinin yerinde
olmadığını düşünerek adli tıpa gönderilir ve Doktor Ramiz ile tanışır.
Hayri tedavi sürecince oradaki saatleri tamir eder. Doktor Ramiz teşhisi
baba psikozu der. Bir süre sonra Doktor Ramiz Hayrinin raporunu verir.
Hastaneden çıktıktan bir süre sonra Hayri ve Doktor Ramiz arkadaş
olurlar. Bir gün beraber Dr. Ramizin tanıdıklarından oluşan
kırahathaneye giderler. Bu kişilerle birlikte ispritizma cemiyetini
kurarlar buradaki herkesin takma adı vardır Hayrinin adını ise öküz
koyarlar. Halit Ayarcı ile bu kahvede tanışacaklardır. Bu sırada
Hayrinin Ahmet adında koyduğu bir oğlu olur.Eşi Emine çok hastalanır ve
vefat eder. Eşinin vefatından sonra çocuklar ile pek ilgilenmez
Bu sırada
Dr. Ramiz psikonaliz cemiyeti kurar ve Hayri müdür olur konferanslarında
Dr. Ramizin ilk hastası olduğunu söyler ikinci eşi pakizenin dikkatini
çeker. Cemal bey Hayriye iş teklifi eder Hayri kabul eder. Bu sırada
Cemal bey refikhası Selma hanıma aşıktır fakat Cemal bey bir süre sonra
Hayriyi işten çıkartır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: SABAHA DOĞRU
İşten
çıkarılan Hayri çok yoksulluk ve sefalet çeker kızını Topal İsmail
denilen biri ister fakat vermek istemez. Halası Zehranın çirkin olduğunu
iddea eder. Kızına bakamıyacak durumda olduğu içinde Topal İsmaile
kızını verir. İkinci eşi Pakize her sinirlendiğinde Hayriden Sinirini
çıkarır, hatta odadan atar. Hayri bu duruma üzülmez aksiden sevinirmiş.
Kahvede Dr.
Ramiz beklerken damadı Topal İsmail izler. Doktor Ramiz yanında Halit
Ayarcı ile gelir. Hayri ile tanışırlar. Sohbet ederken Dr. Ramiz
Hayrinin saatçi olduğundan bahseder. Bunun üzerine Halit cebindeki bozuk
saati çıkarır ve Hayriden tamir etmesini ister. Bu sırada Topal İsmail
bir güzel dayak yer.Hayri bu duruma çok sevinir ve keyfi yerine gelir.
Agob saatçiyam 'a saati tamir etmeye giderler.
Hep beraber
üç arkadaş yemeğe giderler. Bu yemekte Hayri, Halit Ayarcıya bütün
hayatını anlatır. O günlerde saatleri ayarlama enstitüsünün temelini
oluşturacak olan küçük daire açılır. Dairede Hayri müdür mavini Halit
Ayarcının yeğeni Nermin hanım kıdem şefi ve Halit ise teşkilatçı olarak
görev alır.
2. ayın
ortasına doğru Halit ile birlikte slogan seçerler. Bu slogonlardan birer
tane seçip bastırırlar ve şehire dağıtırlar.üçüncü ayda teşkilat
tamamlanmıs olur.
Halit Ayarcı
önüne belediyelerden kişilerle daire ye gelir.Birlikte daireyi gezerler
Halit Ayarcı enstütisünün mutlak kadro ve ihtiyaclarını anlatır.Hayrinin
kızı Zehra da burada işe baslar. Akrabalrından, dostlarından bazı
kişileri de işe alırlar. salahiyetli bir zat müesseseyi ziyarete gelir.
Ahmet Zamani Efendi ile ilgili kitap yazdıgını söyler.bu kişi ile ilgili
atmasyonlar yapar.
Bir süre sonra
Ahmet Zamani Efendi ile ilgili kitap ve eserler çıkarır hegel köyü bir
kişi kendini bu Efendinin torunu oldugunu söyler. Cemiyetteki kişileri
çagırıp Ahmet Zamani Efendinin güya ruhunu cagırıp konusmalarını ister.
Cemal be Hayri
İrdal'ın en büyük düsmanıdır.Ahmet Zamani diye birinn olmadıgını asıl
gercek Fenni Efendi diye bir kişi oldugunu ortaya atar ve hergün bu
konuyla ilgili gaztede yazılar yazılır Cemal Bey ve Nevzat Hanımı Tayfun
Bey öldürmüştür.Müesseseyi temrit eden unsurlar ortadan
kalkmıştır.Kokteyl'den sıkılır ve odaya gidip uyur.Halit Ayarcıyı
uyandırır Van Humbertin geldiğini söyler. Hayri Van Humbert ile tanışır.
Van Humbert İstanbulda bir ay kalr ve çok memmum olarak ayrılır
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: HER MEVSİMİN BİR SONU VARDIR
Koktelden bir
kaç ay sonra telgraf gelir bu telgrafta Cunubi Amerika şehrinde birer
tane saat sevenler cemiyetinin kuruldugunu haber verir.Bu sırada
enstitünn içen ve dıstan saat görünümlü olmasını isterler.Bunun için
mimarlar arasında yarısma yaparlar.Hayrinn aklına bir fikir gelir:oglu
Ahmette bu binayı tasarlamaya çalışırlar oglu ile aralarında ki buzlar
erir. Halit ayarcı ile bir cok kişi bu tasarımı cok begenir bu proje cok
tutulmus ama Hayrinin yaptıgı saat evler adlı proje pek
begenilmemştir.Hayri İrdal bu müessesenin çalışanıyım diyerek etegini
işten çeker Halit Ayarcı diğer binanın açılışına gelir.Açılısa gelen
Esnebi heyet 0135i arayarak saati ögreniyorlar bu kolaylıga ragmen neden
böyle cemiyet kurduklarını Hayri ye sorarlar Hayri cevap veremez.Halit
Ayarcıyı arar fakat yine ulasamaz.
hafta sonu
villa saatte toplantı ve küçük kızı halidenn dogum gününün kutlamak için
toplandılar.Toplantı da Halit gelir kararı kaldırdıgını syler. herkesin
nesesi yerine gelir.Hayri ve Halit tavla oynarlar Ayarcı bir kez
oynadıktan sonra kalkar o geceden sonra Hayri İrdal Halit Ayarcıyı kaza
yaptıgı gece kaldırıldıgı evde yatagında görebilirdi.
Kitaptan:
Kitaptan:
- Politikadaki hürriyet, bir
yığın hürriyetsizliğin anahtarı veya ardına kadar açık duran kapısıdır.
Meğer ki dünyanın en kıt nimeti olsun; ve tek insan onunla şöyle iyice
karnını doyurmak istedi mi etrafındakiler mutlak surette aç kalsınlar.
Ben bu kadar kendi zıddı ile beraber gelen ve zıtlarının altında
kaybolan nesne görmedim.
-Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... Bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!
-Belki de şahsiyet dediğimiz şey bu, yani hafizanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbiriyle yaptığı terkiplerin bizi benimsemesidir.
-Modern hayat ölüm düşüncesinden uzaklaşmayı emreder!
-Bir uçuruma uzatılmış bir kalas üzerinde yürür gibi sade tehlikeli ve muvazeneden ibaret bir hayat yaşıyordum.
-Kainat lahana gibi, yaprak yaprak, kat kat.
-Yalana ancak yalanla karşılık verilir. Bu işte hakikat üzerinde ısrar sadece sönük bir inat olurdu.
Biz kabahati üzerine yüklenen insanlarız.
-Bu, trapezinden partnerinin kendine doğru uzattığı ellerine yapışmak için kendisini boşluğa doğru fırlatan cambazın, hesabında bir milimetre şaşırsa kendisini ölüme götüreceğini bildiği bir hareketi yaparken dudaklarından eksilmeyen tebessümün aynıydı.
-Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir.
-Hayatta uğradığımız bütün güçlükler az çok kafamıza gelen ilk fikirden bir türlü silkinip çıkamayışımız yüzünden değil midir?
-Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... Bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!
-Belki de şahsiyet dediğimiz şey bu, yani hafizanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbiriyle yaptığı terkiplerin bizi benimsemesidir.
-Modern hayat ölüm düşüncesinden uzaklaşmayı emreder!
-Bir uçuruma uzatılmış bir kalas üzerinde yürür gibi sade tehlikeli ve muvazeneden ibaret bir hayat yaşıyordum.
-Kainat lahana gibi, yaprak yaprak, kat kat.
-Yalana ancak yalanla karşılık verilir. Bu işte hakikat üzerinde ısrar sadece sönük bir inat olurdu.
Biz kabahati üzerine yüklenen insanlarız.
-Bu, trapezinden partnerinin kendine doğru uzattığı ellerine yapışmak için kendisini boşluğa doğru fırlatan cambazın, hesabında bir milimetre şaşırsa kendisini ölüme götüreceğini bildiği bir hareketi yaparken dudaklarından eksilmeyen tebessümün aynıydı.
-Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir.
-Hayatta uğradığımız bütün güçlükler az çok kafamıza gelen ilk fikirden bir türlü silkinip çıkamayışımız yüzünden değil midir?
içtenlik : kitabın ilk satırında kendini hissettiren öğedir.
"beni tanıyanlar, öyle okuma yazma işleriyle büyük bir ilgim olmadığını bilirler."
"elimle gözüm beraber çalışmaktan uzaktı. her ikisi birbirinden ayrı yaşıyorlardı. yaradılıştan amatördüm. iş olarak üstüme aldığım her şeyden çarçabuk sıkılıyordum."
sadelik:
"bana öyle geliyor ki, gördüklerimi ve işittiklerimi yazmak, gelecek nesillere karşı en büyük vazifemdir."
bilgi:
".... roma imparatorları, kırallar, büyük diktatörler hep kendileri gibi düşünsünler diye eşyalarını dostlarına hediye ederlerdi. hatta osmanlı hükümdarlarının, vezirlerinin kürk ve kaftan ihsan etmeleri de bu yüzden olsa gerek. siz, farkında olmadan tarihin büyük bir sırrını, bir çeşit psikolojik mekanizmayı keşfettiniz."
"sahibinin en mahrem dostu olan, bileğinde nabzının atışına arkadaşlık eden, göğsünün üstünde bütün heyecanlarını paylaşan, hulasa onun hararetiyle ısınan ve onu uzviyetiyle benimseyen, yahut masanın üstünde, gün dediğimiz zaman bütününü onunla beraber bütün olup bitesiye yaşayan saat, ister istemez sahibine temessül eder, onun gibi yaşamaya ve düşünmeye alışır."
saate dair:
"saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!"
"ona göre işlemeyen, kırılmış, bozulmuş bir saat hastalanmış bir insana benzerdi."
soru işaretleri:
"ah o andaki sesim!nasıl tanıyordum o sesi ve hıçkıran bütün vücudu. ...... ..... korku... korku ve insan, korku ve insan tahlili, insanın insana hücumu. o hiç yere düşmanlık. fakat neyi aldatabilirdim, kime anlatabilirdim? insan neyi anlatabilir?..
yaşama dair:
"bu daima böyledir. hadiseler kendiliğinden unutulmaz. onları unutturan, tesirlerini hafifleten, varsa kabahatlerini affettiren daima öbür hadiselerdir."
" araya menfaatlerimiz girmeyince hadiseleri elbette başka türlü, daha realist bir gözle görmeğe, hakikaten daha uygun şekilde anlamağa ve yorumlamağa başlarız."
"hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız."
"beni tanıyanlar, öyle okuma yazma işleriyle büyük bir ilgim olmadığını bilirler."
"elimle gözüm beraber çalışmaktan uzaktı. her ikisi birbirinden ayrı yaşıyorlardı. yaradılıştan amatördüm. iş olarak üstüme aldığım her şeyden çarçabuk sıkılıyordum."
sadelik:
"bana öyle geliyor ki, gördüklerimi ve işittiklerimi yazmak, gelecek nesillere karşı en büyük vazifemdir."
bilgi:
".... roma imparatorları, kırallar, büyük diktatörler hep kendileri gibi düşünsünler diye eşyalarını dostlarına hediye ederlerdi. hatta osmanlı hükümdarlarının, vezirlerinin kürk ve kaftan ihsan etmeleri de bu yüzden olsa gerek. siz, farkında olmadan tarihin büyük bir sırrını, bir çeşit psikolojik mekanizmayı keşfettiniz."
"sahibinin en mahrem dostu olan, bileğinde nabzının atışına arkadaşlık eden, göğsünün üstünde bütün heyecanlarını paylaşan, hulasa onun hararetiyle ısınan ve onu uzviyetiyle benimseyen, yahut masanın üstünde, gün dediğimiz zaman bütününü onunla beraber bütün olup bitesiye yaşayan saat, ister istemez sahibine temessül eder, onun gibi yaşamaya ve düşünmeye alışır."
saate dair:
"saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!"
"ona göre işlemeyen, kırılmış, bozulmuş bir saat hastalanmış bir insana benzerdi."
soru işaretleri:
"ah o andaki sesim!nasıl tanıyordum o sesi ve hıçkıran bütün vücudu. ...... ..... korku... korku ve insan, korku ve insan tahlili, insanın insana hücumu. o hiç yere düşmanlık. fakat neyi aldatabilirdim, kime anlatabilirdim? insan neyi anlatabilir?..
yaşama dair:
"bu daima böyledir. hadiseler kendiliğinden unutulmaz. onları unutturan, tesirlerini hafifleten, varsa kabahatlerini affettiren daima öbür hadiselerdir."
" araya menfaatlerimiz girmeyince hadiseleri elbette başka türlü, daha realist bir gözle görmeğe, hakikaten daha uygun şekilde anlamağa ve yorumlamağa başlarız."
"hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız."
"en iyisi düşünmemekti. kaçmaktı. kendi içime kaçmak. fakat bir içim var
mıydı? hatta ben var mıydım? ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap
ve korku idi."
Sözlük:
Aciz: 1.Beceriksizlik
2.Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük
Akar:
Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân, tarla, bağ vb. mülk, akaret
Akide: İnanç
Aksülamel: Tepki,
reaksiyon
Alelumum: Genel
olarak, genellikle
Alemi menam: Uyku alemi, rüya alemi
Ameliye: Uygulama
Armada: Donanma
Asri: Çağdaş
Azletmek: Bir
kişiyi görevinden almak, uzaklaştırmak
Barem: Devlet
memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen sistem ve çizelge
Basübadelmevt: Diriliş
Bedahet: 1.Besbelli,
apaçık olma durumu 2.Bir konuda hazırlıksız konuşabilme yeteneği
Behemehâl: Her
hâlde, ne olursa olsun, ne yapıp yapıp, mutlaka
Benirlemek: (belinlemek) Birden uyanarak çevresine korku
ile şaşkın şaşkın bakmak, irkilmek
Bermutat: Alışılagelen
biçimde, her zaman olduğu gibi
Beşaret: Sevindiren
haber, sava, müjde, beşaret, muştu
Beşeri: İnsanla
ilgili
Beynelmilel: Uluslararası
Bezirgân: 1.Tüccar
2.Alışverişte çok kâr amacı güden kimse
Biçare: Çaresiz
Binaenaleyh: Bundan dolayı, bundan ötürü, bunun için,
bunun üzerine
Bittabi: Doğal
olarak, tabiatıyla, tabii, elbette
Buut: Uzunluk
Cenup: Güney
Cevdet: İyilik,
güzellik, haslık, olgunluk, kusursuzluk, tazelik
Cihet: Yön,
yan, taraf
Cürüm: Yanlışlık,
kusur veya hata
Çakır pençe: Tuttuğunu koparan, giriştiği veya ele aldığı
her işi başaran, becerikli
Çalak: 1.Eline
ayağına çabuk, atik, çevik 2.Eline ayağına çabuk, atik, çevik
Çapaçul: Kılığının
veya eşyasının düzgün ve temiz olmasına özenmeyip düzensizlik içinde yaşayan,
pasaklı
Çarnaçar: İster
istemez
Çatana: Filika
büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur, istimbot
Çırağ: Mum,
kandil, lamba vb. ışık veren araç, çırağ
Çolpa: 1.Ayağı
sakat olan 2.Beceriksiz, eli işe yakışmayan, acemi
Daüssıla: Yurt
özlemi
Dekovil: Ray
aralığı 60 santimetre veya daha az olan, araçları buhar, hayvan veya insan
gücüyle yürütülen küçük demiryolu
Delalet: Kılavuzluk
Desise: Aldatma,
oyun, düzen, hile, entrika
Dessas: Düzenci
Dılı: Kenar,
köşe
Dimağ: 1.Beyin
2.Zihin
Dirayet: 1.İnce
şeyleri kavrayış 2.Zeka 3.Beceriklilik
Efkârı umumiye: Kamuoyu
Efrat: Bireyler,
fertler
Ehemmiyet: Önem
Eleğimsağma: Gökkuşağı
Esbab-ı mucibe: Gerkeçe
Esbap: Sebepler,
nedenler
Esham: 1.Paylar,
hisseler 2.Borç alınan bir paranın belirli zamanda ödeneceğini gösteren
senetler
Eshel: Çok
kolay, daha kolay
Evkaf: Vakıf
mallarını yöneten kuruluş
Eyyamı bahur: Ağustos ayının ilk yedi gününe verilen isim
Ezcümle: Kısaca,
özet olarak, özetle
Fahri: 1.Onursal
2.Gönüllü, karşılıksız
Faş: "Gizli
olanı açığa vurmak, duyurmak, ortaya dökmek, dile vermek" anlamlarındaki
faş etmek, "belli olmak, açıklanmak, ortaya çıkmak" anlamlarındaki
faş olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz
Fatalizm: Yazgıcılık
Fazilet: Erdem
Fehva: Kavram,
terim, deyim
Fermanferma: Padişah, komutan, buyrukçu, buyruk veren,
emredici
Feveran: 1.Fışkırma,
kaynama 2.Birdenbire öfkelenme, köpürme, parlama
Filhakika: Gerçekten,
doğrusu, hakikaten
Firuze: Küpe
ve yüzük taşı gibi süslemede kullanılan, mavi renkli, saydam olmayan hidratlı
doğal alüminyum ve fosfattan oluşan değerli bir mineral
Fistan: Tek
parça kadın giysisi
Fokstrot: Dört
tempolu bir dans
Frijider: Buzdolabı
Galebe: 1.Yengi
2.Üstünlük, çokluk
Garabet: Yadırganacak
yönü olma, gariplik, tuhaflık
Girgin: Herkesle
çabucak yakınlık kurarak işini yürütebilen, pısırık karşıtı
Gudde: (anatomi)
Beze
Hacalet: Utanç
Haddizatında: Aslında
Halayık: Kadın
köle, cariye
Halis: Katışık
olmayan, katışıksız, saf
Halita: Birden
çok ögeden oluşmuş karmaşık bir bütün. Alaşım
Hamakat: Ahmaklık
Hançere: (anatomi)
Gırtlak
Hasbi: 1.
Gönüllü ve karşılıksız yapılan 2.Sebepsiz
yere
Hasis: 1.Cimri
2.Bayağı, insani küçülten, değersiz
Haslet: İnsanın
yaradılışından gelen özellik, huy
Hassa: Özellik
Helecan: Kalp
çarpıntısı, çırpıntı
Hendesi: Geometrik
Heyula: Korkunç
hayal
Himmet: 1.Yardım,
kayırma 2. Çalışma, emek, gayret 3. Lütuf,
iyilik, iyi davranma
Hodbin: Bencil
Hora: Birçok
kişi tarafından el ele tutuşarak oyun müziği eşliğinde oynanan bir halk oyunu
Hotoz: Kadınların
süs için saçlarının üstüne taktıkları, çeşitli renk ve biçimde yapılmış küçük
başlık
Huddam: Hizmet
edenler
Hulasa: Kısaca
Huruç: 1.Çıkma,
çıkış 2.Göç
Hususi: Özel, özel olarak, özel bir biçimde
Iskat: 1.Düşürme,
aşağı atma 2.Düşürülme 3.Ölenlerin kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları
için verilen sadaka
Istılah: 1.Terim
2. Herkesin anlayamayacağı anlamda kullanılan
söz
İçtimai: Toplumsal
İçtimaiyat: Toplum bilimi
İdadi: Lise
derecesindeki okul
İhtilas: Bir
malı açıkça sahibinden veya evinden hızla kapıp alma
İkbal: 1.Baht
açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu 2. İstek, arzu
İkmal etmek: Bitirmek, tamamlamak
İktifa: Yetinme
İktiza: Gerekli
olma, gerekme
İlga: Bir
şeyin varlığını ortadan kaldırma
İlm-i Havas: Dua ile sağaltım ilmi
İlmi Huruf: Harflerden mana çıkarıp tefsir etmek ilmi
İlmi Simya: Elementleri altına çevirmek isteyen bir iş
alanı
İltica: Sığınma
İltihak: Katılma
İmperataif: (fr.) Emir kipi
İnhisar: Tek
başına sahip olma
İnsiyak: İçgüdü
İntibak: 1.Uyum
2.İki şeyin ölçülerinin birbirini tutması
İntizaren: Bekleyerek
İptidai: 1.İlkel
2.İlkokul
İsnat: 1.Bir
düşünceyi, bir konuyu bir kişi veya sebebe dayandırma, yükleme, atfetme
2.Karacılık, iftira
İstidat: Yetenek
İstihkar: Hor
görme, aşağılama
İstihsal: 1.Elde
etme 2.Üretim
İstihza: Gizli
veya kinayeli bir biçimde alay
İstirdat: Geri
alma
İstitrat: 1.Sırası
gelmişken söylenen söz 2.Anlatıma eklenmesi istenen söz
İştiha: İştah
İştirak: 1.Ortaklık,
ortak olma, paydaşlık 2.Bir işte yer alma, paydaşlık etme 3.Bir işe, bir
düşünceye katılma, katılım
İtikat: İnanma,
inan, inanç
İtisaf: Doğru
yoldan sapma, yolsuzluk, hakkaniyetsizlik
İtiyat: Alışkanlık
İttihaz etmek: 1.saymak, tutmak, ... olarak görmek 2.almak,
gerekeni yapmak
İzzetinefis:
1.Öz saygı 2.Kişinin kendine
verdiği değer
Kabil: Olanaklı
Kani: Kanmış,
inanmış
Kariha:
Düşünme gücü
Karoser: Otomobilde,
mekanizmayı oluşturan motor, makine, tekerlek, şasi vb. bölümlerin dışında
kalan, görünen dış bölüm
Kayser: Roma
ve Bizans imparatorlarına verilen san
Kayyum: Cami
hademesi
Kerime: Kız
evlat
Kıblenüma: Kıble
yönünü göstermek için, bulunulan yere göre özel işareti olan pusula
Kifayet: 1.Yeterli
miktarda olma, yetme, kafi gelme 2.Bir işi yapabilecek yetenekte olma, yeterlik
Konkur: Yarış,
yarışma
Lağvetmek: Bir
kuruluşu kaldırmak, işleyişine son vermek
Lalettayin:
Laterjik: Koma
benzeri durum
Latif: Yumuşak,
hoş, ince bir güzelliği olan
Layiha: Herhangi
bir konuda bir görüş ve düşünceyi bildiren yazı
Lenger: Yayvan
ve kenarları geniş, büyük bakır kap
Levazım: Değişik
iş kollarında gerekli olan şeyler, araç ve gereçler
Liyakat: 1.Herhangi
bir 2.Sıradan
Lup: Bir
tür büyüteç
Madrabaz: Hile
yapan kimse
Mahal: Yöre
Mahir: 1.Becerikli,
yetenekli 2.Uzman, işini iyi bilen, usta
Mahsup: Hesap
edilmiş, hesaba geçirilmiş
Maiyet: Üst
görevlinin yanında bulunan kimseler, alt kademedekiler
Mamafih: Bununla
birlikte
Manivela: 1.Bir
ucunun bağlı bulunduğu bir nokta çevresinde dönen kol 2.Kaldıraç
Maruf: Herkesçe
bilinen, tanınan, belli, sanlı
Mastor: Çok
sarhoş, mastur
Matbuat: Basın
Maya: Arsız,
utanmaz kimse
Mazbut: 1.Ele
geçirilmiş, zapt edilmiş 2.Bir yere yazılmış, deftere geçirilmiş 3.Unutulmamış,
hatırda kalmış 4.Düzenli, düzgün, beğenilen
Meczup: Aklını
yitirmiş kimse, deli
Meğerki: İstek
veya emir kipinde olan ve biri diğerini engelleyecek durumda bulunan iki
cümleyi birbirine bağlayan bir söz "Bu iş bitmeyecek meğerki
siz de yardım edesiniz."
Mekkâre:
Osmanlı ordusunda taşıma işlerinde kullanılan at, deve, katır vb. hayvanlar
Melekâti akliye: Aklî melekeler, beyinsel-zihinsel yetenekler
Menafiülaza: Fizyoloji
Menhus: Uğursuz
Merhale: Derece,
basamak, aşama, evre
Mesnet: 1.Dayanak
2.Mevki,makam
Meşrep: 1.Yaradılış,
huy, karakter, mizaç 2.Davranış biçimi
Metanet: Metin
olma, dayanma, dayanıklılık, sağlamlık
Metih: Övgü
Meyus: Üzgün,
karamsar
Mezbele: Aşağılık
ve kötü durum
Meziyet: Bir
kişiyi veya nesneyi benzerinden üstün gösteren nitelik
Mihanik: Mekanik
Mihnet: Sıkıntı
Mihver: 1.Eksen
2.Önemli
Miyar: 1.
Değerli madenlerde yasanın istediği ağırlık,
saflık ve değer derecesini gösteren ölçü 2.Ölçüt, ölçü 3.Kimyada ayıraç
Mizan: 1.Tartı,
ölçü aleti 2.Ölçü
Monizm: Tekçilik
Muaddel: Değiştirilmiş,
değişikliğe uğramış, değişkin
Muamelat: 1.İşlemler
2.Davranışlar
Muarız: Karşı
koyan, karşı çıkan
Muasır: Çağdaş
Muaşaka: Aşıktaşlık
Muattal: 1.
İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş 2. Boş,
işsiz
Muayyen: 1.Belirli
2. Bilinen
Muazzep olmak: Acı, azap çekmek
Mucip: Gerektirici
Muganniye:
Kadın şarkıcı
Muhacir: Göçmen
Muhakeme: Bir
sorunu çözmek için çıkar yol arama
Muhal: Olamaz,
olmaz, olmayacak, olması, gerçekleşmesi olanaksız
Muharrir: Yazar
Muhasara: 1.Kuşatma
2.Çevirme
Muhasip: Sayman
Muhassala: Elde
edilen sonuç
Muhayyile: Hayal
gücü
Mukabil: 1.Bir
şeye karşılık olarak yapılan, bir şeyin karşılığı olan 2.Bir şeyin karşısında
bulunan 3.Karşılıklı 5.Rağmen
Mukadder: Yazgıda
var olan, yazgı ile ilgili olan, alında yazılı olan
Mukaddime: 1.Ön
söz 2.Bir olayın başlangıcı
Munis: 1.Cana
yakın, uysal, sevimli 2.Uygun 3.Alışılan, alışılmış, yabancı olmayan
Murakabe: 1.Denetleme
2.Tasavvufta Tanrı’ya bağlanarak çile doldurma
Murdar: 1.Kirli,
pis 2.Dini kurallara uygun olarak kesilmemiş olan 3.Cinsel birleşmeden sonra
yıkanmamış (kimse)
Musikişinas: Müzikle uğraşan
Mustarip: Istırap
ve acı çeken
Muteber: 1.Saygın,
itibarı olan, hatırı sayılır, sözü geçer 2.Güvenilir 3.Değerli
Muttasıl: 1.Bitişik,
yan yana olan 2.Aralık vermeden, aralıksız, durmadan, biteviye
Muvaffak:
Başarmış, başarılı kimse
Muvakkat: Geçici
Muvakkithane: Güneşe bakarak namaz vakitlerini bildiren
kimsenin (muvakkit) görev yaptığı yer
Muvazaa: Danışık,
danışıklık
Muvazene: Denge
Muztar: Bir
işi yapmak zorunda kalan, zorunlu
Mücessem: 1.Cisim
durumunda olan 2.Soyut kavramlar için somut bir varlıkta tam olarak belirmiş
olan
Müeyyide: Yaptırım
Müflis: Batkın
Mükellef: 1.Yükümlü
2.Eksiksiz, özenli bir biçimde yapılmış
Mükrim: İkramcı
Mültefit: İltifatkar
Münevver: 1.Aydın
2.Aydınlatılmış
Müphem: 1.Belirsiz
2.Açık ve belirgin olmaksızın
Müsamaha: 1.Hoşgörü
2. Görmezlikten gelme, göz yumma
Müsavi: Eşit
Müspet: Olumlu
Müstahdem: Odacı
Müstait: Doğuştan
yetenekli, kabiliyetli olan
Müstakil: 1.
Kullanış yönünden başka bir yapı ile
bağlantısı olmayan, bağımsız 2. Kullanış
yönünden belli kişi veya kişiler için ayrılmış olan
Müstehlik: Tüketici
Müsterih: Bütün
kaygılardan kurtulup gönlü rahata kavuşan, içi rahat olan
Müstesna: 1.Benzerlerinden
üstün olan, benzerleri az bulunan 2. bütünün veya
kuralın dışında olan 3.Kural dışı 4. Dışında,
ayrı, hariç tutularak
Müşahede: 1.Görme
2.Gözlem
Müşahit: Gözlemci
Müşir: 1.Yazı
ile bildiren, haber veren / 1.Mareşal
Müşkülat: Güçlük,
güçlükler, zorluklar
Müştemilat: Eklentiler
Mütalaa: Herhangi
bir konu üzerinde ayrıntılı düşünme ile oluşan görüş ve yorum
Mütebessim: Gülümseyen, güleç
Müteessir: 1.Üzülmüş,
üzüntülü 2.Etkilenmiş
Mütehallik: Sahip olmak, doğuştan sahip olmak
Mütehassıs: Uzman
Mütereddit: Tereddüt eden, çekingen, kararsız, ikircimli
(kimse)
Müverrih: Tarih
yazan kimse, tarihçi
Nahiv: Söz
dizimi
Namütenahi: Sonsuz, ucu bucağı olmayan
Necabet: Temiz
soydan gelme, soyluluk
Nefy: Sürgün
etmek. Birisini kendi rızası olmadan, bir yerden başka bir yere nakletmek,
sürmek
Neşretmek: 1.Yaymak,
dağıtmak, saçmak 2.Yayımlamak
Neşriyat: Yayın
Nezaret: 1.
Bakma, gözetme, gözetim 2.Gözaltı 3.Nezarethane 4.Bakanlık
Nezretmek: Adamak
Nezt: Göre,
nazarında, fikrince
Nısbi: Nispi,
göreceli
Nimet naşinas: İyilik bilmeyen, nankör
Nizamname: Tüzük
Öd ağacı: Dulaptal
otugillerden, tropik bölgelerde yetişen, dinî törenlerde yakılan ve yanarken
güzel koku veren, odunu ve kabuğu hoş kokulu bir ağaç
Ökse: 1.Ökse
otu saplarından veya çobanpüskülü kabuklarından çıkarılan yapışkan macun
2.Erkekleri kendine bağlamasını bilen alımlı kadın
Pandül: Sarkaç
Pasyans: İsmi
Fransızca ‘patience’tan gelen bir iskambil oyunu çeşidi; solitaire
Pavyon: Bir
kuruluşun, bir kurumun, bir bahçe içindeki yapılarından her biri
Pederasti: (bkz:
pederasty)
Peşkir: 1.Genellikle
pamuk ipliğinden dokunmuş ince havlu 2.Yemek yerken kullanılan, el kurulanan,
büyük mendil biçiminde pamuk veya keten bez, peçete
Peyke: Genellikle
eski iş yerlerinde bulunan, duvara bitişik, alçak, tahta sedir
Pilpaye: (mimarlık)
Filpaye, fil ayağı
Rana: Güzel,
hoş latif, parlak
Redingot: Arkası
yırtmaçlı, etekleri uzun, çift sıra düğmeli, resmî erkek ceketi
Refika: Eş,
karı
Refulman: Bilinçten
bilinçdışına bastırma işi, “repression”
Remz: 1.Bir
sözü açıktan söylemeyip anlamı onu hatırlatan başka sözle anlatma, telvih
2.Sembol, işaret
Ricat: Vazgeçme
Rokoko: XVIII.
yüzyılın başında Fransa'da çok geçerli olan, kavisli çizgileri bol, gösterişli
bir bezeme üslubu
Ruhaniyet: Ölmüş
kutsal bir kimsenin, bir inanışa göre sürüp gitmekte bulunan manevi gücü
Sadakor: Düz
dokunmuş, açık saman renginde bir tür ipek kumaş
Sakıt: 1.Düşen,
düşmüş 2.Hükmü kalmamış, eski önemini yitirmiş
Salah: Düzelme,
iyileşme, iyilik
Salahiyet: Yetki
Salaş: 1.Sebze,
meyve vb. satmak için kurulmuş, eğreti, derme çatma dükkân 2.Tahtadan yapılmış
(baraka) 3.Uyumsuz, derme çatma, kötü görünen
Sarf: 1.Harcama,
tüketme, kullanma 2.Dil bilgisi, yapı bilgisi
Sarfınazar: 1.Saymama, dikkate almama 2.Vazgeçme
Sarih: Açık,
kolay anlaşılır, belli, belirgin, belgin
Sarraf: 1.Kuyumcu
2.Mesleği, değerli kâğıt ve metal paraları birbiriyle değiştirmek, tahvil
alışverişi yapmak olan kimse
Satıh: 1.Yüzey
2.Görünen bölüm
Savat: Gümüş
üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış
Sayvan: 1.Güneşten,
yağmurdan korunmak için veya süs olarak bir şeyin üzerine çekilen dam saçağı
gibi düz veya eğimli örtü 2.Evlere bitişik, önü açık, direkler üzerine
oturtulmuş, üzeri örtülü yer
Sebat:
Sözünden veya kararlarından dönmeme, bir işi
sonuna değin sürdürme, direşme
Sentaks: Söz
dizimi
Sergüzeşt:
Macera
Seyit: Bir
topluluğun ileri gelen kişisi
Seyran: Gezme,
gezinme
Simsar: Komisyoncu
Sirayet etmek: 1.Hastalık başkalarına geçme, bulaşma
2.Yayılma, dağılma
Somaki: Kızıl
veya yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir porfir türü mermer
Sülün: Sülüngillerden,
kuyruğu çok uzun, eti yenilen bir kuş
Şark: Doğu
Şayanı dikkat: Dikkate şayan; ilgi çekici, ilgiye değer
Şecere: Soyağacı
Şimal: Kuzey
Tabiye:
Taktik
Tadil: Değişiklik
Tafsilat: 1.Ayrıntı
2.Ayrıntılı açıklama
Tahakkuk: Gerçekleşme,
yerine gelme
Tahkik etmek: Soruşturmak
Tahkikat: Soruşturma
Tahrif: Bir
şeyin aslını bozma, kalem oynatma, değiştirme
Tahsisat: Bir
kimseye, bir kuruluş veya topluluğa ayrılmış para, ödenek
Takdis: Kutsal
sayma, kutsama
Takibat: Kovuşturma
Takriben: Aşağı
yukarı, yaklaşık olarak
Taksimat: 1.Bölüntüler
2.Bölme, bölüştürme işleri
Talakat: Kolayca
düzgün söz söyleme durumu
Tali: İkinci
derecede olan, ikincil
Talik: 1.Asma,
yukarı kaldırma 2.Bir işin yapılmasını herhangi bir şarta bağlı tutma 3.Belli
bir zamana bırakma, erteleme 4.Arap alfabesinde geliştirilen, yatık olarak
yazılan yazı türlerinden biri
Tamim: 1.Genelge,
sirküler 2.Genelleme
Tanzim: 1.Sıraya
koyma, sıralama 2.Düzenleme, düzen verme, yoluna koyma
Tarafeyn: İki taraf
Taraş: Tarla,
bağ, bahçe vb. yerlerden toplanan üründen artakalanlar
Tarik: Yol
Tariz: Kapalı
bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, taşlama
Tarziye: Yapılan
kötü bir davranış için özür dileme, gönül alma
Tasavvur: 1.
Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma 2.Tasarım 3. Düşünce, amaç,
niyet, maksat, plan
Tasdik: 1.Doğrulama
2.Onay, onaylama
Tasfiye: 1.Arıtma,
ayıklama, temizleme 2.Bir ticaret kuruluşunun batması, kapanması vb. sebepler
üzerine hesapların kesilmesi, alacaklılara, ortada kalan mal ve paradan
paylarına düşen miktarın verilmesi, likidasyon 3.Türlü sebeplerle birçok
kimsenin görevine son verme
Tashih: Düzeltme,
düzelti
Tatbik etmek: Uygulamak
Tavzih: Açıklama,
aydınlatma
Tazir: 1.Azarlamak
2.Cezalandırma
Tazyik: 1.
Sıkıştırma, darlaştırma 2.Manevi baskı,
zorlama, zarara sokma
Tebdil eylemek: Değiştirmek
Teberrüken: Uğur sayarak, mutlu olsun diye
Tecerrüt: Her
şeyden uzaklaşma, sıyrılma, soyutlanma
Tecessüs: 1.
Belli etmeden kendini ilgilendirmeyen şeyleri
öğrenmeye çalışma 2. Merakını
gidermeye çalışma, görme, anlama merakı
Teessür: 1.Üzüntü
2.Duygulanım
Teessüs: 1.Kurulma,
ortaya çıkma 2.Yerleşme, temelleşme, kökleşme
Teferruat: Ayrıntı
Tefrika: 1.Gazete
veya dergilerde çıkan, birbirini tamamlayan yazılardan oluşan dizi 2.İkilik
Tefsir: 1.Yorumlama
2.Yorum
Tekâmül: 1.Olgunluk,
olgunlaşma 2.Gelişim, gelişme
Tekdir: Azarlama,
paylama
Tekzip: Yalanlama
Telakki: 1.Anlayış
2.Kabul etme, sayma
Telkin: Bir
duyguyu, bir düşünceyi aşılama
Temessül: Benzeşme
Tenazur: Bakışım;
iki veya daha çok şey arasında konum, biçim ve
belirli bir eksene göre ölçü uygunluğu, simetri
Tenkit:
Eleştirme, eleştiri
Tensikat: 1.Düzenlemeler,
düzen vermeler 2.Bir iş yerinde kadro düzenlemeleri
Tenzilat: İndirim
Terakki: İlerleme,
yükselme, gelişme
Terane: 1.Ezgi,
makam, nağme 2.Çok tekrarlandığından usanç verici bir durum alan söz
Terkip: Birleşim,
birleştirme, bir araya getirme
Teşekkül etmek: Belirmek, belli bir biçim almak, oluşmak
Teşrin: Yılın
onuncu ve on birinci aylarına verilen ortak ad
Teşyi etmek: Uğurlamak, geçirmek
Tetkik: 1.İnceleme
2.Araştırma
Tevdi etmek: Bırakmak
Tevekkeli: Boşuna,
boş yere, sebepsiz olarak
Tevkif: 1.Durdurma
2.Bir suç dolayısıyla birini tutuklama
Tezyif: 1.Bir
şeyi değersiz, adi, bayağı, aşağılık göstermeye çalışma, küçültmek isteme 2.Alay
etme, eğlenme
Tirşe rengi: Yeşil ile mavi arası renk
Töhmet: Birine
yüklenen, işlenildiği sanılan fakat henüz aydınlanmamış olan suç, suçlama
Tröst: Aynı
alanda iş yapan çeşitli ortaklıkların hisse senetlerinin, bir denetim
teşkilatına teslim edilmesi ve yönetimin bir teşkilatı yöneten gruba
aktarılmasıyla oluşan, tekelci sermayedarlığa dayanan ortaklıklar birliği
Uhrevi: Öbür
dünya ile ilgili, ahiret ile ilgili, dünyevi karşıtı
Vakar: Ağırbaşlılık
Vakıa: Olgu
Vaveyla: Çığlık
Vehim: Kuruntu
Velut: 1.Doğurgan
2.Çok eser ortaya koyan, verimli
Verese: Mirasçılar
Vesayet: Vasilik
Vesvese: Kuruntu
Vido: Oyunda
kazanılacak parayı iki katına çıkarma
Visal: Kavuşma
Vuzuh: Açık
olma durumu, açıklık, aydınlık
Yeis: Umutsuzluktan
doğan karamsarlık, üzüntü
Yeknesak: Tekdüze
Zani: Zina
yapan erkek
Zaruret: 1.Zorunluluk
2.Gereklilik 3.Sıkıntı, yoksulluk, fakirlik
Zaviye: Anlayış,
görüş, bakış açısı
Zecri: Zorlayıcı,
zorlayan, yasaklayan
Zelil: Hor
görülen, aşağı tutulan, aşağılanan
Zem: Bir
kimseyi kötüleme, yerme, yergi
Zemberek: Saatlerin çeşitli parçalarını harekete
geçiren bölüm, yay
Zevç: Koca
Zifaf: Gerdek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder