31 Ağustos 2012 Cuma

Çavdar Tarlasında Çocuklar (08.12)


J. D. Salinger-Çeviri:Çoşkun Yerl-Yky-198 Sayfa

NewYork'lu bir burjuva ailesinin oğlu Holden Caulfield'in "büyümeye dair" keyifli ve hüzünlü öyküsü. Salinger'in en iyi eserlerinden biri. Türkçeye daha önce Gönülçelen adıyla çevrilen roman, bu kez İngilizce aslından Coşkun Yerli tarafından çevrildi 
 Özet:
 Hikâye ilk ağızdan anlatılır. Holden Caulfield`ın üç gününü kapsayan kitap, Holden`ın okuduğu Pencey Prep`ten Noel'den (tahminen 1949) hemen önce kovulmasıyla başlar. Daha önce, iki okuldan daha kovulmuştur ve bu sefer ailesiyle yüzleşmemek için eve gitmek istemez. İlk önce eski tarih hocası Mr.Spencer`ı ziyaret eder. Canını sıkan hocasından kurtulan Caulfield, yurda döner fakat orada da başta yakışıklı ve atletik Stradlater olmak üzere yurt arkadaşlarıyla kapışır ve orayı da küfürler savurarak terk eder.
New York City`de içmiş şekilde gezmeye başlayan Caulfield, tanıdıklarıyla rastlaşır. Sürekli olarak etrafındaki her insanın "samimiyetsiz/yapmacık (phony)" olduğunu söyleyen Caulfield sonunda bir otele çekilir ve bekaretini kaybetmek için bir kadın satıcısıyla kız konusunda anlaşır. Odasına yaşıtı olduğunu tahmin ettiği bir kız gelir, fakat nedense sevişmek istemeyen Holden yüzünden işler yolunda gitmez ve kadın satıcısı fazladan 5 $ daha alır. Holden daha sonra eski kız arkadaşlarından Sally Hayes ile çıkmaya karar verir ve onu arar. Beraber tiyatroya ve buz pateni yapmaya giderler. Sonunda dayanamayan Caulfield kıza hakaret eder. Sally kaçtıktan sonra Caulfield bunalmış bir şekilde, ailesine çaktırmadan kız kardeşi Phoebe`yi görmek için eve gider. Küçük kız kardeşi ona Noel için biriktirdiği parayi verir. Caulfield ailesi geldiği anda evden kaçar.

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Beyaz Şah (08.12)

György Dragomán,Çeviri:Gün Benderli,Yky,200 Sayfa
Siyasi baskı altında yaşamaya çalışan bir toplum, bir çocuğun bakışından etkileyici bir üslupla anlatılmaktadır.  İnsanın yüceliğine ve alçaklığını dair unutulmaz bir başyapıt!
Dünyada birçok dile çevrilen ve büyük ilgi gören kitapta, olayları babası gizli polis tarafından tutuklanan ve bir çalışma kampına kapatılan 11 yaşındaki bir çocuğun gözünden izliyoruz. Günlük hayatın acımasızlığına yine de şakayla ve bir masalmış gibi bakan Cata’nın gözünden.
Çavuşevsku Romanya’sında babasız kalan Cata okulda karşılaştığı eziyet karşısında da sessiz kalır. Çernobil faciasının ardından her yerde yapılan radyoaktivite uyarılarına rağmen çocukları futbol oynamaya zorlayan beden eğitimi öğretmeninde, hiçbir şiddetten kaçınmayan kaba ve ruhsuz gençlerde, babasını gördüklerini iddia eden inşaat işçilerinde, korkunun ve umudun, baskının ve ihanetin alaycı oyunuyla karşılaşır.
Siyasi baskı altında yaşamaya çalışan bir toplum, bir çocuğun bakışından etkileyici bir üslupla anlatılmaktadır.  İnsanın yüceliğine ve alçaklığını dair unutulmaz bir başyapıt.

Sisle Gelen Yolcu (08.12)

Jean Christophe Grange-Çeviren: Tankut Gökç-Doğan Kitap-680 Sayfa-Polisiye ,Macera
ben gölgeyim.
ben avım.
ben katilim.
ben hedefim.
kurtulmak için tek çarem var: diğerinden kaçmak!
peki ya diğeri de bensem?
Yeni bir okunası grange kitabı, heyacan dolu bi macera ve cinayetler serisi,
 bu adam bu işi biliyor.

14 Ağustos 2012 Salı

FARABi (870-950)


Türk İslam Düşünürü Farabi

Türk-islam düşünürü... İslam disiplini içinde yetişmiş Türk düşünürlerinin en büyüğüdür.
Aristoteles mantığına dayanan usçu bir metafizik oluşturmuştur. Amacı, Aristoteles'i, biraz da Plotinos'un yardımıyla, İslam diniyle uzlaştırmaktı... Bununla da yetinmemiş, İslam dinini de bilimle uzlaştırmaya çalışmıştır.
Önceleri Türkistan'da kadılık yaptı, sonra kendini büsbütün felsefeye verdi. Anadili olan Türkçe kadar Arapça, Farsça, Süryanice ve Yunanca biliyordu. Aynı zamanda hekim ve müzikçiydi. Yüzden çok kitap yazmış; Aristoteles, Platon, Zenon, Plotinos gibi Yunan düşünürlerini yorumlamış, bunların görüşlerine kendi görüşlerini katmıştır.
İbni Sina ve İbni Rüşd, onun manevi öğrencileridir, ama Farabi'nin ünü onlar kadar yayılamamıştır.
 Farabi'nin felsefesi özetle şudur:
İslam felsefesine zihinciliği getirmekle kalmamış, bu felsefenin ilk kez kapılarını açan da kendisi olmuştur. O, metafiziğe mantık yoluyle ulaşmış, İslam diniyle felsefe arasında sıkı bir ilişki kurmuştur. (Cemil Sena)
***
FARABi: "Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü, nedenin kendisi, oluşandan öncedir."
***
"Hiç bir şey kendiliğinden yok olmaz, böyle olsaydı, var olmazdı."
***
"Erdemlerin en büyüğü bilimdir."
***
"İnsan, bazen bir tesadüfle güzel işler yapar. Bazen de bu güzel işleri isteyerek değil, herhangi bir baskı altında yapmış olur. Böyle yapılan işler, mutluluk getirmez."

Vatan Haini-Nazım Hİkmet Ran



"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

Diogenes (Diyojen)

Diyojen (Diogenes), M.Ö. 413 - M.Ö. 324 yılları arasında yaşamış olan ve kendine yetme ile sadelik ilkelerine dayanan Kinik (Köpekçilik) yaşam biçiminin öncülerinden Sinop'lu çileci düşünürdür.
Hakkında doğruluğu kuşkulu pek çok öykü anlatılan Diyojen'in gündüzleri Atina sokaklarında elinde fenerle dolaşarak, dürüst bir adam aradığı söylenir.
Atina'da gelenekçiliğe karşı tavır almış, toplumdaki yapaylıklara ve uzlaşımsal değerlere meydan okumuş ve her tür yerleşik kuralın insanın doğallığına aykırı düştüğüne inandığı için toplumun tüm yerleşik kurallarına karşı çıkmayı, uzlaşımsal ölçü ve inanışların çoğunun boş olduğunu göstermeyi ve insanları yalın ve doğal bir yaşam biçimine çağırmayı amaçlamıştır.
Ona göre, sade bir yaşam tarzı, sadelikten başka, örgütlenmiş, dolayısıyla uzlaşımsal toplumların görenek ve yasalarını da önemsememek anlamına gelir. Diyojen, doğaya aykırı bir kurum olan ailenin yerini, kadınların ve erkeklerin tek bir eşe bağlı olmadığı, çocukların ise bütün toplumun sorumluluğunda bulunduğu doğal bir durumun alması gerektiğini savunmuştur.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

ALESSANDRO-GATTO

Kapışma (2000)

 Yapım:2000-Tür:Komedi,Suç,Dövüş-102 dk.
Film lisanssız boks organizatörü Türkish'in anlatımında baslayan ve ilk dakikalarda bir şey anlamadığınızı düşündürecek olan Tugla kafa,çingene Mickey,Bıçak Boris,Demir diş Tony ve daha birçok orjinal karakterin maceraları ile devam ediyor ve bunlara eklenecek olan iki önemli şey daha var: Elemanlarımızı birbirine düşürecek olan 86 karatlık bir elmas ve şanslı,çılgın köpeğimiz Dog :) Filmin mizahi yönü oldukça kuvvetli,kuvvetli olan bir diğer yönü ise oyuncular..Jason Statham Turkish olarak,Pitt ise annesine oldukça düşkün çingene boksörü çok güzel oynamış..
Fragman:http://www.youtube.com/watch?v=lUloT3Dh3-E


Masumiyet (1997)

1997 Yapımı-Tür:Dram-110 dk-İmbd:8.3
On yıllık mahkumiyeti biten Yusuf tahliye zamanı gelince, kalan ömrünü cezaevinde geçirmek istesede dışarı çıkmak zorunda kalır. Elinde yıllardır görmediği, müebbet mahkumu bir ardaşının verdiği adres ile bir namus davası yüzünden aşığını öldürüp, kendisini sakat bıraktığı ablasını görmek için İzmir'e gelir. Ablası ve eniştesinin evinde 'gördüklerinden' kaçıp, ucuz bir otele yerleşir. Burada 'bir iyilik' nedeniyle tanıştığı üç kişi ile ne yapacağını ve nereye gideceğini bilmeden beklemeye başlar.
Fragman:http://www.youtube.com/watch?v=OnnKBT5tHX0

Altıncı Irk (08.12)

Berrak Yurdakul-Derin Kitap-280 sayfa
Antik zamanlar: Ege Denizinde, Yunanistan’ın Delos adası açıklarında suda bir kız çocuğu bulunur. Balıkçı Navagos’un sarıp sarmalayıp evine götürdüğü bu soluk benizli kızda bir gariplik vardır. Hiç konuşmaz, yemez, içmez. Gözleri de tuhaftır. Kız bu özellikleriyle ev halkının nefretini kazansa da adadaki kahin aynı şekilde düşünmez. O, bu dünyaya çok önemli şeyler yapmak için gelmiştir!
Günümüz: Adrastia adlı genç bir kadın insanlar ve tanrıların hikayesini yazarken Delos açıklarında bulunan bir kızdan bahsetmektedir. Navagos ve denizden gelen gök gözlü kız onun romanının kahramanlarıdır. Bir de tanrıça; Gereklilik ve Zorunluluk Tanrıçası Ananke! Adrastia yazdıkça, içinde büyüyen dayanılmaz bir arzu onu romanının geçtiği adaya, Delos’a çekmektedir.
Berrak Yurdakul sizi Olympos’un zirvelerinden Hades’in derinliklerine, oradan da günümüze uzanan 2500 yıllık bir yolculuğa çıkarıyor. Genç bir kadının kaderi, dünyanın kaderi haline gelirken Yurdakul insanlığı değiştirecek gücün yine sadece kadınların içinde olduğunun altını çiziyor...
(Arka Kapak)

5 Ağustos 2012 Pazar

Kitaplar Arasında (08.12)

Yapı Kredi Yayınları-300 sayfa-Necla Aytür-Deneme
Amerikan kültür tarihi, edebiyat akımları, Amerikan şiiri ve yazarları gibi alanın önemli başlıklarını akıcı bir dille özetleyen Kitaplar Arasında, iyi bir edebiyat kılavuzu.
Uzun yıllar Amerikan Kültür ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanlığı yapan Aytür’ün şiir dili, çeviri, üniversitelerde yabancı edebiyat öğreniminde amaç ve yöntem gibi akademik konulardaki zengin birikimini sunan yazılarını ilk defa bir araya getiriyor. Melville’den Twain’e, Hemingway’den Fitzgerald’a uzanan zengin bir okuma sunan Aytür, Amerikan edebiyatının bu en önemli yazarlarının metinlerini yetkin ve çözümleyici bir biçimde ele alıyor. Hem edebiyat meraklılarına hem başvuru kaynağı arayanlara hitap eden yazılarında Aytür, doçentlik tezine konu olan, önemli eserlerini Türkçeye kazandırdığı William Faulkner’a özel bir yer ayırıyor. 


Velayetname (08.12)

Hünkar Hacı Bektaş Veli-(Derleyen:Yrd. Doç. Dr. Hamiye Duran)Diyanet vakfı yayınları
667 Sayfa-Alevi Bektaşi Klasikleri 4
İçindekiler
Hacı Bektaş-ı Veli'nin hayatı ve eserleri
Hacı Bektaş-ı Veli'nin tarihi hayatı
Hacı Bektaş-ı Veli'nin menkabevi hayatı
Hacı Bektaş-ı Veli'nin eserleri
Bibliyografya
Orjinal metin transkripsiyon ve sadeleştirme 

  Türk kültüründe velâyetnâme geleneği, Hacı Bektâş-ı Veli Velayetnâmesi ve erken nüshaların tavsifi ve eserin hazırlanışında takip edilen yol hakkında toplu bilgilerin verildiği Giriş ile iki bölümden meydana gelmektedir.Birinci bölümde Hacı Bektâş-ı Veli'nin tarihi ve menkabevi hayatı ve eserleri hakkında mevcut kaynaklardan faydalanılarak bilgi verilmiştir. Birinci Bölümün sonuna, doğrudan faydalandığımız eserleri ihtiva eden bir Bibliyografya eklenmiştir.İkinci bölümde ise, Hacı Bektâş-ı Veli Velâyetnâmesi'nin orijinal metni ile yeni yazıya günümüz Türkçesine aktarılmış metni yer almaktadır. Bu bölümün başında metinde mevcut konu başlıklarının bir dökümü verilmiştir.