6 Mayıs 2011 Cuma

Kırmızı ve Siyah(03.11)

Çeviren: Bircan Çınar 
Stendhal
656 sayfa
Stendhal'ın romantizmden realizme bir göz kırpışı. Julien Sorel, gözü sadece yükselme hırsıyla bürünmüş bir karakter değil. onun çelişkisi ve çatışması kendi içinde duygularıyla, düşünceleriyle ve toplumdaki konumuyla. dönemin Fransa'sında (1830'lar yani Restauration döneminde) burjuvazi ve köylü sınıfının çatışmasının bir temsilcisi sadece. istemediği ve sevmediği bu hayattan kurtulmasının da iki yolu var: biri ordu - yani 'kırmızı' - , diğeri ise din - yani 'siyah' -.Klasik olmayı fazlasıyla hak eden bir kitap
Özet:Verrieres, Franche-Comte’nin en şirin ve küçük kasabalarından biridir. Verrieres kenti bol olan orman alanının dışında ufak sanayileri ile geçim sağlamakta idi. Burada bulunan en tanınmış sanayi merkezi Belediye Başkanı Bay Renal’a aittir kendisinin başarısı alacaklarını tam olarak alabilmek borçlarını da olabildiğince geç ödemesinden kaynaklanmaktadır.
Bay Renal Belediye Başkanlığı süresince Fransa’nın en göz alıcı manzaralarının birinin karşısında bulunan alanı güzelleştirip 30-40 kulaç uzunluğunda büyük bir duvar yapması yöneticiliğini ölümsüz hale getirdi.
Bay Renal güzelleştirdiği alandaki ağaçları kestirip budatması çevredeki bir çok insanın tepkisini toplamıştı. Hatta onu eleştirenleri de kibirli tavrı ile karşılardı.
Bay Renal’ı tiksindiren en büyük olaylardan biri kendisini eleştiren makaleler ve buna destek veren Baş Papaz’ı hiç bağışlamayı düşünmüyordu. Şunu belirtmeliki Papaz 80 yaşında yaşlı bir adamdı, ama sağlam kişiliğini ve sağlığını bu dağların canlı havasına borçluydu. Bay Appert Papaz ile birlikte hasta evlerini, huzurevlerini, tutukevini gezmiş bir çok soru sorup garip karşılıklar almasına rağmen eleştiriyi yapmamaya önem gösterdi. Bay Renal ve Bayan Renal Julien’i sahiplenip, çocuklarına öğretmen olarak görevlendirmişti. Ancak Julien 19 yaşında olmasına rağmen Bayan Renal’a karşı değişik duygular hissetmeye başlamış, zamanla da bu düşünceleri davranışa dökmüştü. Bayan Renal her ne kadar bu davranışlara tepki verse de belli bir süre sonra oda kendini bu duyguların içinde bulmuştu. Taki oğlunun hastalığına kadar anlamıştı ki Tanrı onu cezalandırıyordu. Bu konuda Julien’e evlerini terk edip gitmesi için yalvarıyordu ama duyguları ile sözleri çakışıyordu, nitekim evden 8 günlüğüne uzaklaştırdığı Julien’i 2 gün sonra tekrar geriye çağırdı. Tanrı kadına acıdı ve oğlunu yavaş yavaş iyileştirmeye başladı. Ne var ki dertler Bayan Renal’ın peşini bırakmıyordu. Kocası Bay Renal’a imzasız mektuplar geliyor ve ilişkileri hakkında yazılar yazılıyor bu mektuplar Bayan Renal’ı ve Julien’i tedirgin ediyordu. Bayan Renal gelen mektuplardan oldukça rahatsızlık duyup, çeşitli çeşitli senaryolar yaratıyor bu olayı kendine zarar gelmeden çözmeye çalışıyordu. Bayan Renal Julien’i göstermelik olarak evden uzaklaştırmaya çalışsa da Bay Renal bu olayı kendine fazla zarar vermeden ortaya çıkartmaya çalışıyordu. Ama Bayan Renal’ın halasından kalacak olan mirası da göz ardı edemiyordu. Bay Renal kararını vererek genç Julien’i gereken ücreti vererek evden uzaklaştırdı. Bayan Renal bu olayı her ne kadar destekliyormuş gibi görünse de olaydan çok büyük üzüntü duyuyordu.
Julien hiç bilmediği bir kent olan Beşoncon’a büyük bir kaygı ve endişe ile yola çıkmıştı. Orada Papaz okuluna gidecekti. Kendisine yabancı olan bu kentte tam bir köylü genç edasıyla geziniyordu. İlk gözüne çarpan kahvehaneye girmiş ve oranın kasiyeri olan genç kızdan büyük bir duyguyla hoşlanmış ve büyük bir cesaret ile ona olan duygularını açmıştı. Üstelik hayatında hiç yapmadığı bir cesaret ile kızın sevgililerinden birine duello önermişti. Araya giren Amanda olayı sakinleştirip, Julien’e üzerinde not yazan bir kağıt verip, oradan uzaklaştırmıştı. Julien bundan sonra yapacağı şeyin bir an önce içine girip de çıkamayacağı sandığı o Papaz okuluna girmekti ve nihayet oraya büyük endişeler içinde girmişti. Korktukları da olmaya başlamıştı. Arkadaşları arasında en güçlü olanlar onu dövmeyi bir alışkanlık haline getirmek istemişler Julien’de bunun üzerine yanında demir bir pergel bulundurup, kendini savunmayı düşünüyordu. Ama büyük başarı gösteren Julien’i Papaz Chas-Bernard eski ve yeni Ahit derslerine yardımcı öğretmen tayin etmişti. Bu olay Julien’e okulda büyük bir saygınlık kazandırmıştı ve okuldaki tepkileri azaltmıştı. Asker olma döneminde Papaz okulu öğrencisi olduğu için onu askerlikten muaf tutmuşlardı. Julien Piskopos ile 2 saatlik sohbet etme şansına ulaşmış ve şanstan gerektiği gibi yaralanmıştı. Bu başarısı öğrenen arkadaşlarının kıskançlıkları kesilmiş, yerini yaltaklanmalar almıştı. Ve bu gelişmelerin ardından Paris’e görevlendirilen Julien sabırsızlıkla ilk iş olarak Bayan Renal’i görmeye gitmişti ancak gelişmeler Julien’in umduğundan çok öte idi. Kısa bir ağlamadan sonra tekrar Bayan Renal’in ilgisini çekmiş ve tüm geceyi birlikte geçirmişlerdi. Ta ki kocasının odaya girmek isteyişine kadar bu olayı fark eden Julien büyük bir korku ile odanın penceresinden atlayıp oradan uzaklaşıp, Cenevre yoluna girmiş idi.
Julien gittiği yerde Marki ile tanışıp görüşmüş ve Marki’de iyi bir izlenim bırakmış Bay Marki’de Julien’ide yanına alma fikrini iyice benimsemişti. Nitekim Julien’i kendi konağına yerleştirmişti. Gün geçtikçe Julien’in başarılarını gören Marki Julien’in yetkilerini arttırdı. Julien’in hızlı ve hareketli aşk hayatı burada da devam etmiş Mathilda ile büyük bir heyecan yaşamaya başlamış, birbirlerine olan duygularını açmaya çalışmıştı. Ne var ki bu olayın bir komplo da olabileceğini düşünen Julien Mathilda’nın odasına çıkana kadar bu duyguyu yaşamıştı. Çünkü Mathilda kentin en soylu ve ağır kadını idi. Kendisi ile ne kadar gurur duysada büyük bir korku taşıyordu. Julien görev için uzaklaştığı kente döndüğünde Mathilda’dan hiç ummadığı bir soğukluk almıştı. Bu arada Mareşal’in karısı Bayan Fervagues’den julien’e mektuplar geliyor, Julien’de bu mektuplara ilgisiz cevaplar gönderiyordu. Bu mektuplardan haberdar olan Mathilda kısa bir baygınlık geçirip kendine geldiğinde büyük bir öfke ile Julien’e hesap sormaya başlamıştı. Julien önce uzun bir sessizliğe kapılmış, ardından gerekçeler bulmaya çalışmıştı, ama o sırada her ikisinin de gözünden yaşlar geliyordu. Mathilda Julien’den ikna edici bir yanıt bekliyordu. Julien olayın sakinleşmesi için her şeyi yapmış ve onu başarmıştı. Aradan günler geçmiş, araları tekrar düzelmiş hatta müsait oldukları her akşam bahçeden merdiven yardımı ile Mathilda’nın odasına gitmişti. Yine bir akşam Mathilda’nın odasına çıkarken merdivende birdenbire yalan söylüyorum dedi! Julien öfke ile hemde size yalan söylüyorum!… Bu yüzden pişmanlık duyuyorum oysa size yalan söyleyemeyecek kadar saygı duyuyorum. Bu sözler Mathilda’nın yanaklarını ıslatmıştı. Mathilda’yı tedirgin eden şey Julien’in Rus mektuplarını kopya edip, Mareşal’ in karısına göndermeyi sürdürmesi idi. Julien Mathilda’nın yumuşaklığını ve kendisine aşırı bağlı oluşunu şaşkınlıkla izliyor, bu durumun kendisine egemen olmasını engelleyeceği zaman genç kızın yanından ayrılma yürekliliğini gösteriyordu. Mathilda Julien’in yanında uysal ve neredeyse alçak gönüllü davranıyor evde kendine yaklaşan herkese iyice kibirli davranıyordu. Bir gün Mathilda büyük bir sevinçle Julien’e gebe olduğunu bildirmiş ve ölünceye kadar eşinizim sizin diyordu. Bu haber Julien’i bayağı bir şaşkınlığa sürüklemişti. Mathilda babama yazmak istiyorum demişti. Babamla biz dost gibiyiz ondan bir şey saklayamam dedi. Julien büyük bir korkuyla ulu Tanrım dedi. Siz ne yapacaksınız beni bir alçak gibi kovar dedi, Julien bu haberin bir hafta sonra söylenmesini isteyip, babanızın mutsuz olacağını düşünün o sizin düşeş olmanızı hayal ediyordu dedi. Julien ona ilk defa buyururcasına hitap etmişti. Onu bu ana kadar hiç bu kadar sevmemişti. Mathilda babasına bir mektup yazmış tüm gerçekleri detayıyla Bay Marki’ye anlatmıştı. Marki kendini kaybetmiş durumda Julien’i yanına çağırmıştı. Marki beyninden gelen bütün hakaret ve küfürleri Julien’e saymış Julieni bunaltmıştı. Ama yinede Julien saygısını yitirmeden Marki’ye ve Mathilda’ya olan saygı ve sevgisini anlatıyordu. Kızının düşeş olamayacağını ve Sorel adını alacağını düşündükçe Marki iyice kelimelerini ağırlaştırıyordu. Julien bu duruma dayanamayıp kendisini öldürmesini yada öldürtmesini istiyordu. Gün ağarmış Julien oradan uzaklaşmış idi. Marki bu olayı kızının ve kendi onurunun en az hasarlı atlatması için çözümler arıyordu. Lakin Mathilda evlenmekteki ısrarını sürdürüyordu. Bu olaylar olurken Julien Papaz Pirart’ın yanında kalıyordu. Mathilda’yı hemem hemen her gün ziyaret ediyordu. Günün birinde Marki Julien’e iletilmek üzere bir mektup yazmıştı, mektupta 20.000 Franglık gelir getiren toprakların gelirini ve toprakları 10.000 Frank’ını Julien’e 10.000 Frank’ınıda Mathilda’ya bağışlıyordu. Mathilda Marki’ye evden ayrılıp, Papaz Pirart’ın evine yerleşeceğini söylemiş ve bir hafta sonrada yapılacak düğünlerine davet etmişti. Bu arada hiç beklenmeyen bir gelişme olmuş, Bayan Renal herkese Julien hakkında ve yaşadıklarını içeren bir mektup yazmıştı. Bu yazıyı gören Mathilda Julien’e bu konu hakkında sorular sormuş ve Jülien’de olayı kabullenmiş ve büyük bir üzüntü ile hızla oradan ayrılmış, bir silahçı dükkanından iki silah alıp Verriere’nin yeni Kilisesine girmiş ve Bayan Renal’i takibe almıştı. Onu ilk gördüğünde yapamam demişti ama daha sonra iki el ateş etmişti. Kadın yere yığılmıştı. Julien orada dona kalmıştı. Arkadan gelen iki Jandarma Julien’i kollarından tutmuş hapse atmışlardı. Julien artık her şeyin bittiğini düşünüyordu. Bayan Renal ise saldırıdan ufak tefek yaralar almıştı. Julien bir kaç zaman sonra Bayan Renal’in yaşadığını duymuş büyük sevinç gözyaşları dökmüştü. Julien’i buradan kurtarmak için herkes girişimlerde bulunmuş hatta Bayan Renal tüm Jüri üyelerine tek tek mektup yazıp Julien’in affedilmesini istemişti. Sonunda Bayan Renal’de Mathildanın çok korktukları o gün gelmişti. Kentteki bütün kadınlar oturumda bulunmak istiyorlardı. Ve sokaklarda Julien’in resimlerini satıyorlardı gün gelmiş Julien halkın ve Jüri üyelerinin önüne çıkarılmıştı. Halk büyük bir ilgi ile sorgulamayı izliyor genç Julien için üzülüyorlardı, avukatlar gerekli konuşmaları yapmış, söz sırası Julien’e gelmişti. Büyük bir gururla sesini yükselterek suçunu kabul ediyor ve kendisine acınmamasını istiyordu. Julien kendisinin zenginleşmiş köylüler değil de kızgın kent soyluları tarafından yargılandığını söylüyordu. Bu konuşmaları yaparken kadınlar ağlayıp duruyorlardı. Jüri üyeleri odalarına çekilmişti. Hiçbir kadın yerinden ayrılmamıştı. Pek çok erkeğin gözleri yaşarmıştı. Jüri üyeleri bir saat aradan sonra içeri girmiş sonucu yavaş yavaş açıklamışlardı. Jüri kararınca Julien Sorel’in insan öldürme suçundan, hemde tasarlayarak öldürme suçundan suçlu olduğunu bildirdi. Bu karar ölüm cezasını gerektiriyordu. O anda büyük bir çığlık duyuldu çevrede bulunan kadınlar hıçkırıyorlardı. Jandarmalar Julien’i oradan büyük bir hızla uzaklaştırdılar. Ölüm cezasına çaptırılanlar için özel odaya konmuştu. Mathil’da hücresinde ziyaret etmiş ve onu kurtarma çabalarını anlatmış fakat Julien bu konuda isteksiz idi. Sürekli Bayan Renal ile olan eski günlerini düşünüyordu. Mathilda hücreden ayrılmış, Julien’de uykuya dalmış idi. Tuhaf bir iç çekiş duydu. Gözlerini açtığında Bayan Renal’i gördü. Bayan Renal büyük bir hüzünle ve istekle af edilmesi için başvuru yapmasını istedi. Julien tutuklu kaldığı sürece ziyarete geleceği sözünü alınca başvuracağına söz verdi. Birbirlerine sarılarak saatlerce ağladılar uzun görüşmeden sonra Bayan Renal Yanından ayrılmış yine düşünceler ile baş başa kalmıştı.
Yapılan bütün çabalar Julien’i kurtarmaya yetmemiş bütün uğraşlar Julien’inde etkisiyle boşa çıkmıştı. Julien önerilen konuları onuruna yedirememişti. Artık sayılı gün yaklaşıyordu. Gün geçtikçe kaldığı hücredeki berbat hava Julien’e iyice dayanılmaz geliyordu. Ölmesi gerektiğini öğrendiği gün güzel bir güneş doğayı neşeye boğuyordu. Tüm cesareti üzerinde idi her şey yolunda demişti kendi kendine eskiden Vergy ormanlarında yaşadığı en tatlı anılar kızlar ve ard arda geliyordu aklına her şey basit ve gerektiği gibi oldu. Delikanlı hiç gösteri yapmamıştı. Julien Verreres’e bakan büyük dağın küçük mağarasında dinlenmek isterdim derdi. Fougue’ye. Fougue geceyi tek başına dostunun vücudunun yanında geçirirken büyük bir şaşkınlıkla Mathilda’nın içeri girdiğini gördü. Mathilda onu görmek istiyorum dedi genç kıza parmağıyla yerdeki mavi mantoyu gösterdi. Orada Julien’den şey sarılı idi. Titreyen elleriyle mantoyu açtı. Julien’in başını mermer masaya koydu. Onu alnından öptü. Kız çok sevdiği adamın başını kapalı arabasının içinde dizlerinde taşıyordu. Yüksek Jura dağlarının en yüksek kesimine böyle vardılar. Gece yarısı sayısız mumla görkemli bir biçimde aydınlatılan bu mağarada 20 Papaz ayin yaptılar. Fougue acıdan çılgına dönecekti neredeyse. Mağara Mathilda’nın özeniyle büyük harcamalar karşılığında İtalya’dan gelen işlem mermerlerle süslendi. Bayan Renal sözünde durdu. Yaşamına söz vermeye hiçbir zaman kalkışmadı. Ama Julien’in ölümünden 3 gün sonra çocuklarını kucaklarken öldü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder